Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2396 E. 2022/2287 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2396
KARAR NO: 2022/2287
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2018/40 Esas – 2020/448 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53. ve 56. maddeleri kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 15/09/2020 tarihli kararıyla; “Yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisi …’ın yaya olarak bulunduğu sırada, davalı sürücü …’in kullandığı aracın çarpması sonucu öldüğü, maddi tazminat yönünden araç sürücüsü davalı …’in “Trafik İşaretlerine Uyma, Hızın Gerekli Şartlara Uygunluğunu Sağlama, Sürücü belgesi Alma, Kazaya Karışanlar” önemli emredici trafik kurallarının tamamını ihlal ettiği ve kazanın oluşumunda yüzde doksan oranında kusurlu bulunduğu, yaya …’ın “Taşıt yolunda gerekli tedbiri almadığından” yüzde on oranında kusurlu bulunduğu, aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı … Sigorta Anonim Şirketi’nin maddi zarardan sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitinde sorumlu olduğu, aktüerya bilirkişi raporuyla davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tespit edildiği, davacı … dışındakilerin yaşları itibarıyla murisin desteğine muhtaç olmadıklarının tespit edildiği anlaşıldığından davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulüne, davacılar …, … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine, manevi tazminat yönünden kaza sonucu davacıların murisinin öldüğü, Türk Borçlar Kanunu’nun 56 ncı maddesinin “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü düzenlediği, işbu kazada davalı sürücü …’in murisin ölümünde yüzde doksan kusurlu bulunduğu, tarafların kusur oranı, sosyal ve ekonomik durumları ile murisin yaşı ve manevi tazminat talebinin ıslah edilemeyeceği göz önünde bulundurulduğunda manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davanın kısmen kabulü ile, Davacı … için 118.490,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’den kaza tarihi olan 14/12/2017, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden 23/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek davacı …’a verilmesine, Davacı … için 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, Davacı … için 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, Davacı … için 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, Davacı … için 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’e verilmesine,Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacılar vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, ıslah edilen manevi tazminat alacaklarının, “manevi tazminatta ıslah olmaz” gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçelerinde, davanın ilerleyen aşamalarında, bilirkişi raporuyla kazaya sebep olanın kusuru belirlendikten sonra ıslah yoluyla manevi tazminat taleplerini bildireçeklerinin belirtildiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/05/2017 tarihli ve 2016/10831 Esas – 2017/1213 Karar sayılı kararının bu doğrultuda olduğunu, dava dilekçesinde manevi tazminat talebinde bulunmak için de Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi gereğince belirli bir miktar harç ödemek ve bu nedenle sırf harç ödemek için temsili bir manevi tazminat değerinin belirtilmesi gerektiğini, bu gerçeklikten hareketle dava dilekçelerinde toplam 2.000 TL manevi tazminat bildirdiklerini ve harç yatırdıklarını, dava dilekçesinin gerek içeriğinde, gerekçe netice ve talep kısmında görüleceği üzere iradelerinin bu yönde olduğunu, manevi tazminat davasının kısmi ya da belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını bildiklerini, önceden belirlenen bir miktar paranın artışının istenmediğinin ortada olduğunu, dava dilekçesinde talep etmedikleri ve kusur belirlendikten sonra talep edeceklerini söyledikleri parayı dilekçeyle talep ettiklerini, dolayısıyla Mahkemece dava dilekçesinde sadece harç yatırılması için bildirilen miktarlar üzerinden manevi tazminata hükmedilmesinin, davacıları hak ettikleri manevi tazminattan yoksun bırakmaya yönelik adaletsiz bir karar olduğunu, kaldı ki Yargıtayın, son yıllarda işçi davalarında, “işçiden yana yorum ilkesi gereği” dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın dahi davanın ilerleyen aşamalarında ıslah ile istenebileceğini belirtiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/5120 Esas – 2013/4672 Karar sayılı kararının bu doğrultuda olduğunu; müteveffaya tali kusur atfedilmesini kabul etmediklerini, kazayı yapan davalı sürücünün ehliyetsiz ve tam kusurlu olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre yapılması gerekirken, PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur raporları arasında çelişki bulunduğunu, kusurun belirlenmesinin tazminata doğrudan etkisinin olduğunu, bu nedenle hesap raporu ve tespit edilen zarar miktarına da itiraz ettiklerini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 11/01/2018 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın, davacıların yakını-desteği (davacı …’ın eşi ve diğer davacıların anneleri) …’a çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, …’ın vefat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan 13/03/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %90 oranında asli, müteveffanın %10 oranında tali kusurlu olduğu; davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının 118.490,03 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi heyet raporunun yapılan incelenmesinde; kusura ilişkin raporun ceza yargılaması aşamasında aldırılan raporlar ile örtüştüğü, olayın oluşuna uygun olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacılar vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin kusura yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapıldığı ve davacı vekilince istinaf aşamasında bu hususa itiraz edilmiş ise de; davacılar vekilince 18/03/2020 tarihli dilekçede bu husus yönünden herhangi bir itirazda bulunulmadığı, ayrıca 18/03/2020 tarihli ayrı bir dilekçeyle destekten yoksun kalma tazminatının 118.490,03 TL olarak artırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, itiraz edilmeksizin kesinleşen zarar raporuna karşı, istinaf başvurusunda itiraz edilmesinin dikkate alınması mümkün değildir. Bu nedenle, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.Davacılar vekili dava dilekçesinde; HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında, destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini; sorumluluğun derecesine ve maddi zarar kapsamına göre, yargılamanın son aşamasında bildirilecek manevi tazminat tutarının olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte işleten ve sürücü olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve manevi tazminatı, her bir davacı için 500’er TL’den harca esas değer olmak üzere sadece 2.000 TL olarak belirtmiştir. Yargılama aşamasında kusur ve maddi zarara ilişkin bilirkişi raporları dosyaya ibraz edildikten sonra 19/03/2020 tarihli manevi tazminat talebi konulu dilekçesinde, dava dilekçesinde her bir davacı için harca esas simgesel değer olarak 500’er TL manevi tazminat belirttiklerini; davacı … için 50.000 TL, … için 30.000 TL, … için 30.000 TL ve … için 30.000 TL olmak üzere toplamda 140.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sürücü ve işleten olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve 140.000 TL üzerinden Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince alınması gereken 9.563,4‬0 TL harcın 1/20’i olan 478,17 TL nispi harcı 19/03/2020 tarihinde yatırmıştır. Dava dilekçesiyle 19/03/2020 tarihli dilekçe içeriği birlikte değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde, manevi tazminatın, kısmi ya da belirsiz alacak davası kapsamında talep edilmediği; bir başka deyişle manevi tazminatın 19/03/2020 tarihli dilekçede talep edildiği kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmüştür. Bu durumda, kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacı ve hakkaniyet ilkesi bir bütün olarak değerlendirilerek; davacı … için 30.000 TL, diğer davacıların her biri için 20.000’er TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, B-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Maddi tazminat davasının kabulü ile, davacı … için 118.490,03 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’den kaza tarihi olan 14/12/2017, davalı … Sigorta AŞ. yönünden 23/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 30.000 TL, davacı … için 20.000 TL, davacı … için 20.000 TL ve davacı … için 20.000 TL tazminatın kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Maddi tazminat talebi yönünden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan toplam 1.395,24‬ (35,90 TL peşin harç + 1.359,34‬ TL ıslah harcı toplamı) harcın davalılar … Sigorta AŞ ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 4-Hükmedilen maddi tazminat miktarı üzerinden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ve eksik kalan 7.683,87 TL harcın davalılar … Sigorta AŞ ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,5-Hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Haçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.147,90 TL harçtan, davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 1.395,24‬ TL harcın mahsubuyla bakiye 4.752,66‬ TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 6-Manevi tazminat talebi yönünden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan toplam 136,62 TL harcın davalı …’den tahsili ile davacılara verilmesine, 7-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen maddi tazminat miktarı üzerinden İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 15.206,55 TL nispi vekalet ücretinin davalılar … Sigorta AŞ. ve …’den müştereken ve müteselsilin tahsili ile bu davacıya verilmesine, 8-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 9-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 10-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 11-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, 12-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen manevi tazminat miktarları üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davacı …’tan; 9.200 TL vekalet ücretinin davacı …’tan; 9.200 TL vekalet ücretinin davacı …’ten ve 9.200 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı …’e verilmesine, 13-Davacılar tarafından yapılan 1.800 TL bilirkişi ücreti ve 422,30 TL posta gideri toplamı 2.242,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, manevi tazminat davasında ayrıca yapılmış yargılama gideri bulunmadığından bu dava bakımından yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına, 14-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce davacılara iadesine,
C-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 39,15‬ TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalı …’den tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 8.094,25 TL harçtan, peşin alınan 2.023,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.070,74 TL harcın davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; diğer hükümler yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022