Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2366 E. 2022/2174 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2366
KARAR NO: 2022/2174
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2019/432 Esas – 2020/251 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (TTK 1472)
KARAR TARİHİ: 13/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı aracın alt yapı hizmet hattı kapağına çarpması sonucunda hasar görmesi ve kasko sigortacısı davacı tarafından, dava dışı sigortalısına ödenen hasar bedelinin, zarar sorumlusu olduğu iddiasıyla davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava, ödeme nedeniyle zarar görene TTK nun 1472 maddesi gereği halef olan sigortacı tarafından zarar verene TBK nun 49 maddesine dayanılarak ödenen bedelin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı … Limited Şirketi’ne ait; sürücüsü … olan, … plaka sayılı aracın, 07/02/2017 tarihinde … caddesi üzerinde bulunan Superonline altyapı hizmet hattı kapağının kırılması sonucu araçta hasar meydana geldiği, 12/02/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı … A.Ş.’nin %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varıldığı ve aracın hasar fotoğrafları ile ekspertiz raporunun uyumlu olduğu tespitinin yapılarak toplam hasar onarım bedelinin KDV dahil 9.973,70TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmış, bilirkişi raporunun tespit ve değerlendirmeler bakımından somut olaya uygun ve hüküm vermeye yeterli olduğu, davaya konu kazanın geçerli olan sigorta teminatları süresi içinde meydana geldiğini, dava konusu uyuşmazlığın sigortacının TTK’nın 1472. Maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayandığı ve davalı aleyhine başlatılan icra takibinde, ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebileceği anlaşıldığından, taleple bağlı kalınarak İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak likit olduğundan ve davalı tarafça yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğü tarafından icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından takip tutarının %20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davacının davasının kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takipteki diğer koşullarla devamına, 2-Davacı lehine takip tutarının %20’si oranına tekabül eden 2.054,30.-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hasarın meydana geldiği iddia edilen yerde müvekkili şirkete ait bir hat bulunmadığını, bahse konu hattın müvekkili şirket tarafından veya müvekkili şirket adına yapılmadığını, davacı tarafından müvekkili aleyhine atfedilen haksız fiilin ya da başka bir kusurun unsurlarının oluşmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarının kabul edilmez nitelikte olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bu yöndeki itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişilerce, salt maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağındaki mevcut kanı üzerinden gidilerek, hattın müvekkili şirkete ait olduğu yönündeki tespitin kabulünün mümkün olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’na göre müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği iddiasıyla %100 kusurlu olduğu şeklindeki beyanı kabul etmediklerini, davacının kusuruna ilişkin hiçbir araştırma yapılmaksızın, davacının kusursuz olduğunun kabulünün mesnetsiz olduğunu, bilirkişilerce tazminata ilişkin yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, davaya konu borcun belirlenebilir olmadığı gibi yargılamayı gerektirdiğini ve icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, dolayısıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 07/02/2017 tarihinde, davacı nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan aracın, yol üzerinde bulunan davalı … AŞ.’ye ait alt yapı hizmet kanalı kapağının kırılmış olması nedeniyle, aracın ön kısımları, alt kısımları ve içeride bulunan elektrik aksamlarıyla çarpmasıyla meydana gelen maddi hasarlı kaza sonucunda hasarlandığı; kasko sigortacısı davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında 9.792,80 TL asıl alacak ve 478,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.271,51 TL üzerinden icra takibinin yapıldığı, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 12/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı … AŞ.’nin %100 oranında asli ve tam kusurlu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz ve toplam hasar bedelinin KDV dahil 9.973,70 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca, icra takip dosyasında talep edilen asıl alacak likit olduğundan, Mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasında da herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 701,65 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 122 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 579,65‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/12/2022