Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2340 E. 2023/211 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2340
Karar No: 2023/211
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 16/07/2020
Numarası: 2018/199 (E) – 2020/394 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 7/2/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’nın yönetimindeki davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyonun 22/9/2015 günü seyir halinde iken aynı yönde önünde seyreden ölen sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı traktöre çarptığını, bu sırada traktörün çamurluğunda yolcu olarak bulunan davacı …’ın yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00 TL çalışma gücü kaybı ve 50,00 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 150,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 175.839,07 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 72.624,78 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 248.463,85 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’a %15 oranında kusur yüklenemeyeceğini, bu konuya ilişkin itirazları yönünde ek rapor alınmadığını; kazaya karışan aracın ZMSS poliçesinin 1/6/2015 gününden önce düzenlenmesi nedeniyle PMF yaşam tablosu ve progressif rant hesaplama yöntemi kullanılarak hesap yapılması gerektiğini, bakıcı giderinin brüt asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, sürekli bakıma muhtaç bulunan müvekkilinin maluliyet oranının %70-%79 aralığında olduğundan söz edilerek tazminattan %50 oranında indirim yapılmasının hatalı olduğunu, söz konusu indirimin genel şartlar ile kanuna aykırı olarak getirildiğini, aile içi bakım düşüncesiyle hakkaniyet indirimi yapılamayacağını, aynı olayda babası ölen ve herhangi bir mal varlıkları bulunmayan davacının, annesi ve altı kardeşiyle birlikte ancak yakınlarının yardımıyla geçindiklerini, bu nedenle tazminattan hiçbir indirim yapılmaması gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Hükme esas alınan Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen raporda davacı …’ın 22/9/2015 günü meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle meslekte kazanma gücünde meydana gelen azalma oranının %78 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin kalıcı sakatlık olarak değerlendirildiği ve ömür boyu bakıma muhtaç olduğu bildirilmiş; aktüerya uzmanı, Makine Mühendisi ve Trafik Kazaları Kusur, Hasar ve Araç Değer Tespit Uzmanından oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda ise davacının yaralanmasında … plakalı traktör sürücüsü …’ın %60, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyon sürücüsü dava dışı …’nin %25, traktörde yolcu olarak bulunan davacı …’ın ise %15 oranında kusurlu olduğu, buna göre davacının PMF 1931 yaşam tablosuna göre ve progressive rant yöntemiyle hesaplanan sürekli sakatlık tazminatının 703.356,29 TL, ZMSS poliçesini düzenleyen davalının kusur oranına göre sorumlu olduğu sürekli sakatlık tazminatının 175.839,07 TL, bakıcı gideri zararının 1.161.996,07 TL, Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul gören %70-79 maluliyet aralığında hesaplanan toplam zararın %50’sinin talep edilebileceğinin kabulü durumunda 580.998,04 TL, ZMSS poliçesini düzenleyen davalının kusur oranına göre sorumlu olduğu bakıcı gideri tazminatının 145.249,51‬ TL, bakımı annesi tarafından yapılan ve 6 kardeşiyle birlikte yaşayan davacının bakıcı gideri zararının hesaplanan zararın %50’si kadar olacağının kabulü durumunda ise bakıcı gideri tazminatının 72.624,78 TL olabileceği belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) tazminatın belirlenmesine ilişkin 51’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca hâkim, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gerektirdiği ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Aynı Kanunun 52’nci maddesinin 1’nci fıkrasına göre ise; zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında veya artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmışsa hâkim, tazminatını indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Başka bir anlatımla hükmolunan tazminatlardan TBK’nin 51’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre “kusur oranı”, “hatır taşıması”, “görevin gerektirdiği zorunluluklar” gibi nedenler, aynı Kanunun 52’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre de zarar görenin “zarara razı olması”, “zararın doğmasında ya da artmasında etkili olması” yahut “tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırması” durumu dışında soyut gerekçelerle hakkaniyet indirimi yapılması olanağı bulunmamaktadır. Nitekim TBK’nin 55’inci maddesinin 1’inci fıkrasında bedensel zarar tazminatının bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağı, aynı fıkranın son tümcesinde de hesaplanan tazminatın miktar esas alınarak artırılamayacağı veya azaltılamayacağı belirtilmiştir. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur TBK’nin 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Birlikte kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin birlikte kusurunun tespiti halinde TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Eldeki davada davacı …’ın babası …’ın yönetiminde seyir halinde bulunan … plakalı aracın çamurluğunda oturmakta iken, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı dava dışı sürücü …’nın yönetimindeki kamyonun arkadan çarpması sonucu yaralandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; trafik kazası sırasında traktörün çamurluğunda oturarak yolculuk yaptığı anlaşılan davacının eyleminin, trafik kazasının oluşumuna etkide bulunmaması nedeniyle “kazanın oluşumunda kusur” olarak değerlendirilemeyeceği, ancak davacının bu davranışının, trafik kazası nedeniyle uğradığı zararı ağırlaştırıcı nitelik taşıdığının anlaşılması karşısında, bilirkişiler tarafından düzenlenen davacının %15 oranında kusuruyla kazaya neden olduğuna ilişkin rapor hükme elverişli değildir. Diğer yandan, Yargıtay Dairelerinin süreklilik kazanan uygulamaları da gözetildiğinde, yukarıda açıklanan TBK’nin 51’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile 55’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, hesaplanan sürekli sakatlık tazminatı ile bakıcı gideri tazminatından, TBK’nin 51’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre “kusur oranı”, “hatır taşıması”, “görevin gerektirdiği zorunluluklar” gibi nedenler, aynı Kanunun 52’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre de zarar görenin “zarara razı olması”, “zararın doğmasında ya da artmasında etkili olması” yahut “tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırması” durumu dışında yasal olanak bulunmamasına karşın hakkaniyet indirimi yapılması da doğru kabul edilmemiştir. Öte yandan davacı vekili dava dilekçesinde davacının trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararının giderilmesini talep etmiş olmakla birlikte; ilk derece mahkemesince, haksız fiil nedeniyle oluşan zarardan poliçede öngörülen limitler dahilinde diğer zarar sorumlusuyla birlikte müteselsil sorumlu olan davalı …, sigortalısı işleteninin dava dışı sürücüsünün kusuru (%25) oranında sorumlu tutulmuş, davacı vekilince de bu konuya ilişkin açık ve doğrudan istinaf nedeni ileri sürülmemiştir.Bu itibarla davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyon sürücüsü … ile davacının çamurluğuna oturduğu … plakalı traktör sürücüsü …’ın kusur durumlarına ilişkin Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişiler kurulundan rapor alınması, aktüerya uzmanı bilirkişiden, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı kamyon sürücüsünün kusur oranına göre davacının sürekli sakatlık zararından kaynaklanan tazminatı ile bakıcı giderinden kaynaklanan tazminatına ilişkin rapor alınması ve açıklanan biçimde hesaplanacak tazminatlardan ayrı ayrı TBK’nin 52’nci maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca %20 oranında birlikte kusur indirimi yapılıp poliçede öngörülen limitler de dikkate alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hükme elverişli olmayan rapora dayanılarak karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.7/2/2023