Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2328 E. 2021/70 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO 2020/2328
KARAR NO 2021/70
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI : 2016/1018 (E) 2020/144 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; resen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 16/07/2007 tarihinde … plakalı araç sürücüsü/sahibi davalı …’in sevk ve idaresindeki araç ile yolun karşısına geçmek için orta refüjde duran yaya …’e çarparak ağır yaralanmasına neden olduğunu belirterek aracın trafik sigortacısı olan davalı taraftan tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde, 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, esas yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı gerekçesiyle zamanaşımı savunmasının reddine, davanın kabulüne, 8.530,74 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 09/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Küçükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/741 esas 2018/407 karar sayılı dosyasında verilen karar ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili; davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesi gerektiği, kaza tarihinden itibaren ceza zamanaşımının dahi dolduğu, davacının 18 yaşından önceki dönem bakımından iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin de yanlış olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir. İstinafa konu uyuşmazlık; davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve davacının 18 yaşından önceki döneme ilişkin geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı hesaplanması gerekip gerekmediği konularında toplanmaktadır.Öncelikle 18 yaşından önceki dönemde davacı yaşıtlarına göre daha fazla efor sarf edeceğinden sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak geçici iş göremezlik tazminatı bakımından aynı kural geçerli değil ise de bilirkişi raporunda zaten geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmadığından buna yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Diğer yandan, 2918 sayılı Yasanın 109. maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” denilmek suretiyle zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Kaza tarihi 16/07/2007 olup 23/11/2016 tarihinde açılan eldeki dava kural olarak sekiz yıllık ceza zamanaşımı süresinden sonra açılmıştır. Ne var ki, davacı tarafın 27/10/2008 tarihinde Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/741 Esas sayılı dosyasında araç sürücüsüne karşı açtığı dava dosyasındaki davacı vekilinin beyanlarına göre dava tarihinden sonraki dönemde de tedavisinin devam ettiği, sözü geçen dava dosyası kapsamında maluliyet raporunun 31/01/2018 tarihinde alındığı, rapora göre maluliyet oranının %3,3 olarak bildirildiği ve iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği kanaatinde bulunulduğu, ancak raporda yaralanmanın gelişen bir durum arz edip etmediği konusunda bir açıklık bulunmadığı, eldeki davada da bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan karar verildiği görülmektedir.Bu durumda; kaza tarihinde 18 yaşından küçük olan davacının yaralanmasının gelişen durum arz edip etmediği, hastalık seyrinin yani gelişiminin ne zaman tamamlandığı, bir başka ifadeyle daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceği konusunda Adli Tıp Kurumundan ek rapor alınarak, davalının süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı defii hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İlk Derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın KARARI VEREN MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE,4-Peşin istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 21/01/2021