Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2323 E. 2023/16 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2323
Karar No: 2023/16
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 21/01/2020
Numarası: 2017/613 (E) – 2020/35 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 12/1/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davacı …’un Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine karşı açtığı maddi tazminat davasının reddine; 1.279,15 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar …, … Ticaret Limited Şirketinden avans faiziyle birlikte alınarak davacı …’a verilmesine; manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Ticaret Limited Şirketinden tahsil edilerek adları geçen davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı … vekili dilekçesinde özetle; davacılardan …’un manevi tazminata ilişkin talebi yönünden hüküm kurulmadığını belirterek, bu konuda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada yetkisiz mahkeme tarafından karar verildiğini, müvekkile ait aracın sürücüsüne %30 oranında kusur yüklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ölenin bakiye ömrü hesaplanırken TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli karara dayanak raporda hesaplanan 7.246,63 TL tazminat tutarı ile davacılara sigorta şirketi tarafından yapılan 6.220,00 TL arasında pek aşırı fark bulunmadığından, ibranamenin geçersizliğinin tartışma konusu edilemeyeceğini; Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) yaşlılık aylığı aldığı görülen davacı …’un 88 yaşındaki eşinin kendisine destek olacağı iddiasını ispat edemediğini; davacılara SGK’den herhangi bir ödeme ya da bağlanan bir gelir bulunup bulunmadığının saptanması gerekirken u konuda inceleme yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; ıslahla artırılan tutar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gibi, ortada ticari iş ya da alacak bulunmamasına karşın avans faizine hükmolunmasının da hukuka aykırı olduğunu; dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmasına karşın kaza tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmayan davacılar lehine hükmolunan manevi tazminatlar bakımından kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle talebi aşar nitelikte karar verildiğini; hükmolunan manevi tazminatların pek aşırı olduğunu; davanın kısmen reddine karar verilmesine karşın harçların tamamının müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkili lehine eksik vekâlet ücretiyle yargılama giderine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin, davacı … lehine hükmolunan destekten yoksun kalma tazminatına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; HMK’nin 341’inci maddesinin 2’nci fıkrasına göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341’inci maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır.Bu itibarla ilk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2020 yılı için HMK’nin 341’inci maddesinin, 2’nci fıkrasında öngörülen istinaf başvuru sınırının, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 5.390,00 TL olması; böylece ilk derece mahkemesi tarafından verilen 1.279,15 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … Limited Şirketinden tahsil edilerek, davacı …’a verilmesine ilişkin hükmün kesin olduğunun anlaşılması karşısında, incelenmesine yasal olanak bulunmayan davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin destekten yoksun kalma tazminatı hükmüne yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nin 341’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde ise: Davacı vekilinin dava dilekçesinde davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmasına karşın ilk derece mahkemesince nihai kararda bu talebe ilişkin olumlu veya olumsuz hüküm verilmediği anlaşılmıştır. HMK’nin 305/A maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, taraflardan her birinin, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilecektir. Eldeki davada ise davacılar vekilinin gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce 8/7/2020 günü sunduğu dilekçeyle nihai karar verilmeyen …’un manevi tazminat talebi yönünden karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince HMK’nin 305/A maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca hakkında nihai karar verilmeyen manevi tazminat talebine ilişkin ek karar verilmesi olanağı bulunduğundan, davacılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin manevi tazminat hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince: Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, davalı sürücü …’ın yönetimindeki, davalı … Limited Şirketine ait otobüs ile ölen yaya …’un kaza sırasındaki konumları ve adı geçen davalı sürücü ve ölen yayanın davranışları irdelenerek, davalı sürücü …’ın yönetimindeki otobüs ile gündüz vakti bölünmüş yolda seyir halinde iken, geldiği olay yerinin koşullarını ve yol kenarında gördüğü yayayı da dikkate alarak hızını önlem alabilecek düzeye düşürmediği, böylece 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 47/d ve 52/b maddelerine aykırı davrandığı gerekçesiyle %30 oranında; ölen yaya …’un ise kontrolsüz biçimde yola girerek araç sürücüsüne yol üzerinde geçiş hakkını vermediğini, gelen aracın uzaklık ve hızını dikkate alarak araçtan korunma tedbiri almadığı ve can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü, böylece KTK’nin 68/b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/b maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle %70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, yasal dayanaklarıyla birlikte, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişilerin raporunun kusur oranı yönünden hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Bu nedenle dava dilekçesinde manevi tazminat ve faiz talebinde bulunan davacılar …, …, … ve … lehine hükmolunan manevi tazminatlara temerrüdün gerçekleştiği olay tarihinden itibaren, davacılar vekilinin talebi gözetilerek yasal faiz uygulanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan, davalı … Limited Şirketi vekilinin cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de, haksız fiilin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin yetki çevresinde bulunan Eyüpsultan ilçesinde meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, davanın HMK’nin 16’ncı maddesi uyarınca yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılmasında isabetsizlik görülmemiş; Harçlar Kanunu uyarınca hükmolunan maddi ve manevi tazminatların toplam tutarına göre hesaplanan karar ve ilam harcından davalı … Ticaret Limited Şirketinin sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı; istinaf başvurusu dışında yargılama gideri ödemeyen davalı … Ticaret Limited Şirketi lehine yargılama giderine hükmolunmamasının yerinde olduğu; ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası karşısında kısmen reddine karar verilen manevi tazminat talebi yönünden davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi lehine eksik vekâlet ücretine hükmolunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin, ilk derece mahkemesinin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin nihai kararına yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince reddine, 2-Davacı … vekili ile davalı … Ticaret Limited Şirketi vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 125,50 TL istinaf karar ve ilam harcının davacı …’tan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 580,63 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 167,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 413,23 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Limited Şirketinden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davalı … Ticaret Limited Şirketi ile davacı …’un istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/1/2023