Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2321 E. 2020/4252 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2321
KARAR NO: 2020/4252
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2017/81 (E) – 2020/399 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … şirketine kasko sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracının evinin önünden çalındığını, bu şekilde riziko gerçekleşmiş olmasına rağmen sigorta bedelinin ödenmediğini belirtilerek tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. İlk derece mahkemesince TTK 1427/2 maddesi uyarınca ihbar tarihinden itibaren 45 gün sonra 13/06/2014 tarihinde zamanaşımı süresinin başladığı tarihten itibaren maddede öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından; müvekkilinin sigorta şirketi tarafından oyalandığı, bu nedenle zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı belirtilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında sigorta sözleşmesinin varlığı ve rizikonun sözleşme süresi içerisinde gerçekleştiği yönünde herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstinafa konu uyuşmazlık talebin TTK 1427/2 maddesi uyarınca zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. TTK 1427/2 maddesi: “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.” hükmünü amirdir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle davalı vekili tarafından ibraz edilen hasar dosyası içeriğine göre davacının gecikmeksizin gerekli ihbar ve müracaatlarını gerçekleştirdiği, sigorta şirketi tarafından yaptırılan araştırma raporunda çalınma olayının doğru olduğu kanaatinde bulunulduğu, aracın tüm anahtarlarının davacı sigortalıda olduğu, davalı … şirketi tarafından incelemenin tamamlanabilmesi için davacı sigortalıdan aracın trafik belgeleri, poliçe aslı, karakol müracaat tutanağı, çalıntı kaydı yazılmış ruhsatın onaylı aslı, ruhsat üzerinde üçüncü kişiler lehine tescil edilmiş olan her türlü rehin ve benzeri hakların kaldırıldıktan sonra çıkartılacak ruhsat, çalıntı kaydı, bulunamadı yazısı onaylı aslı, oto anahtarları, vekaletname, maliyeden kaydın silindiğine dair yazının onaylı aslı, vergi dairesinden ilişik kesme yazısı, nüfus cüzdan fotokopisi, IBAN, araç üzerinde HGS veya OGS varsa iptal edildiğine dair belgelerin istenildiği; bir başka ifadeyle inceleme ve başvurunun sonuçlandırılmasının bu belgelerin ibrazı şartına bağlandığı, hal böyle iken sigortalı tarafından araç üzerindeki haczin kaldırıldığını gösterir belge haricindeki belgelerin gecikmeksizin sigorta şirketine ibraz edildiği, ancak araç üzerinde bulunan SGK haczine ilişkin borcun, ihbar tarihinden itibaren iki yıllık süre geçtikten yaklaşık 5 ay sonra ödeme yapılıp ancak kapatılabildiği, bunu müteakip ibrazı istenen tüm belgelerin tamamlandığından bahisle sigorta şirketine başvurulduğu, ne var ki sigorta şirketi tarafından zamanaşımı savunmasında bulunularak talebin reddedildiği görülmektedir. Bu durumda inceleme ve başvurunun sonuçlanmasını bir takım belgelerin ibrazı şartına bağlayan sigorta şirketi bakımından başvuru sonuçlanmadan zamanaşımı süresinin işlediğinin kabulü usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Yukarıda alıntılanan madde hükmüne göre sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise sürenin işlemeyeceğinden bahsedilmektedir. Bir başka ifadeyle sigorta işlemlerinin sigortacıdan kaynaklanmayan bir sebeple sonuçlanmaması halinde zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda sigorta işlemlerinin tamamlanamaması hacze konu borcun geç ödenerek kapatılmasından, yani sigortalıdan kaynaklanmaktadır. Mahkemece ihbar tarihinden itibaren 45 günlük sürenin bitiminde sigorta alacağının muacceliyet kazanacağına dair mezkur düzenleme sigortacının, sigorta müracaatını fuzuli yere geciktirmesinin önüne geçilmesi amacıyla sigortalıyı korumak için getirilmiş bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin sigortalı aleyhine yorumlanmak suretiyle karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Kaldı ki, TTK’nın 1457. maddesinde: “Sigortalı mal haczedilirse, sigortacı, zamanında bilgilendirilmek şartıyla, sigorta tazminatını icra müdürlüğüne ödeyerek borcundan kurtulur. Bir malın haczinde, icra memuru, borçludan söz konusu malların sigortalı olup olmadığını, sigortalı ise, hangi sigortacı tarafından sigorta edildiğini sorar; haczedilen malın sigortalı olduğunu öğrendikten sonra, sigorta tazminatının diğer bir bildirime kadar ancak icra müdürlüğüne ödenilmesiyle borçtan kurtulacağını sigortacıya ihtar eder.” şeklindeki düzenleme gereği dosyada mübrez SGK tarafından 18.12.2014 tarihinde davalı … şirketine hitaben düzenlenen yazıya göre dava konusu araç üzerinde 6183 sayılı yasa hükümlerine göre mevcut olan hacizleri nedeniyle kasko bedelinin kuruma ödenmesi talebinde bulunulmuş olup sigorta şirketince, haciz kaldırma yazısı haricinde istenen tüm evrak ibraz edilmiş iken işbu madde hükmüne göre ödeme yaparak borcundan kurtulması gerekirken basiretli bir tacirden beklenmeyecek şekilde ödeme yapmadan/bu külfeti ödeme gücü olup olmadığı bilinmeyen sigortalıya yükleyerek iki yıllık sürenin geçmesini bekledikten sonra zamanaşımı savunmasında bulunması dürüstlük kuralına aykırı olup hukuken himaye görmez. Bu durumda işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İlk Derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın KARARI VEREN MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE, 4-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020