Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2290 E. 2023/173 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2290
KARAR NO: 2023/173
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2018/1230 (E) – 2020/44 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın … plakalı araca çarpması neticesi hasarlanması nedeniyle oluşan hasar ve değer kaybı alacağını temlik aldıklarını belirterek şimdilik 4.700 TL hasar bedeli ile 50 TL değer kaybı bedeli ve ayrıca 250 TL ekspertiz ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile hasar bedeli olarak talep edilen 4.700 TL’nin davalının %75 kusuruna tekabül eden 3.525 TL’nin temerrüt tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren; ıslah edilen hasar onarım bedelinin davalının kusuruna isabet eden 8.853,31 TL’nin ıslah tarihi olan 09/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine; Değer kaybı olarak talep edilen 50 TL’nin davalının %75 kusuruna tekabül eden 37,50 TL’nin temerrüt tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren, ıslah edilen değer kaybı alacağının davalının kusuruna isabet eden 5.008,75 TL’nin ıslah tarihi olan 09/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili, kararın gerekçeli olmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazları ile savunmalarının yok sayıldığını, dava öncesinde sigortaya başvuru şartının yerine getirilmediğini, geçerli bir temlik sebebi bulunmadığından ötürü temliknamenin geçersiz olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, mahkemenin kusura ilişkin kabulünün hatalı olduğunu, hükme esas alınan raporun denetime elverişli olmadığını, rayiç piyasa değerinin hatalı tespit edildiğini, aracın önceki kazalarının araştırılmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı taraf, davalı tarafa sigortalı bulunan aracın karışmış olduğu trafik kazasından kaynaklı araç hasar tazminatı ve değer kaybı tazminatı alacağını, 24/10/2018 tarihli temlik sözleşmesi kapsamında temellük ettiği iddiasıyla eldeki davayı açmıştır.Her ne kadar davalı sigorta şirketi nezdinde dava öncesinde bir hasar dosyası oluşturulmamış ise de dava dilekçesine ekli posta alındı belgesinden davalı sigorta şirketine müracaat edildiği görülmektedir. TBK’nın 183/1. maddesinde, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceği düzenlenmiştir.Dava tarihindeki mevzuat dahilinde araç hasar tazminatı ile araç değer kaybı tazminatı alacağının temlikine ilişkin yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu uyarınca sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlardan ya da hesaptan talep edilecek tazminat alacağının, sadece hak sahibine veya avukatına ödeneceğine ve hiç kimseye devredilemeyeceğine ilişkin 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun ek 6. maddesi temlik ve dava tarihinden sonra, 28/07/2020 gün ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması karşısında somut uyuşmazlıkta uygulama olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı yerinde değildir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 06/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda, kazaya karışan araç sürücüleri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağı doğrultusunda yapılan kusur değerlendirmesinin, oluşa uygun düştüğü, araçta tespit edilen hasar bedelinin piyasa koşullarıyla uyumlu olduğu, davalı tarafça da hasar bedeline ilişkin değerlendirmenin doğru olmadığı kanaatini uyandıracak delil bildirilerek herhangi bir ispatın ortaya konulmadığı, Yargıtay içtihatlarında öngörülen formüle göre yapılan değer kaybına ilişkin hesaplamanın ise dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı vekilinin kusur ve zarar hesaplamasına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir.Bu durumda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 1.271,39 TL istinaf karar harcından peşin alınan 317,90 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 953,49 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı … Sigorta AŞ’den tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (18.862,06‬ TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/01/2023