Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2274 E. 2023/245 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2274
Karar No: 2023/245
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 01/07/2020
Numarası: 2018/738 (E) – 2020/241 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 9/2/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, Adli Tıp Kurumundan (ATK) alınan rapor içeriğine göre davacının kalıcı sakatlığının bulunmadığını, iyileşme döneminde oluşan geçici iş göremezlik zararı ile bakıcı giderinden de dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ekinde sundukları Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda, sürekli sakatlık oranının %100 olduğu belirtilen müvekkili davacının gerek anılan üniversitede gerekse Almanya’da tedavi gördüğü Ulm Üniversitesi tarafından düzenlenen tedavi belgelerine göre yürürken dengesini korumakta güçlük çektiğini, kaldı ki fiziki travmalar dışında Almanya Schmider Rehabilitasyon Kliniğine ait 18/7/2017 tarihli rapora göre de tekerlekli sandalyeye uzun süre bağlı kalması nedeniyle psikolojik travmaların varlığını da sürdürdüğünü, İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporda ise özür oranının %70 olarak beyan edildiğini; tüm raporlar ile ATK raporu arasında büyük çelişkinin oluştuğunu, bu nedenle dosyanın ATK Genişletilmiş Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Adli Tıp Kurumu, 15/7/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci maddesi uyarınca adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmekle görevli olmak üzere kurulmuştur. Diğer yandan aynı Kararnamenin 16’ncı maddesinde ise Adlî Tıp Üst Kurullarının; adlî tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmayıp sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adlî tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adlî tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adlî tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adlî tıp ihtisas kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyip kesin karara bağlayacağı belirtilmiş; anılan Kararnamenin 4’üncü maddesinde ise Adlî Tıp İkinci Üst Kurulunun, Adlî Tıp İkinci, Üçüncü ve Beşinci İhtisas Kurulları başkanları ve üyelerinden oluşacağı belirtilmiştir. Eldeki davada ise ATK 2’nci İhtisas Kurulunun 31/7/2019 gün ve 17979 sayılı raporunda, davacının tedavisi kapsamında Bergama Dr. … Hastanesi ve Ulm Üniversitesi Akademik Eğitim Hastanesinde düzenlenen raporlar ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalında yapılan muayene ile Almanya Schmider Rehabilitasyon Kliniğinde düzenlenen raporlar, İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 5/6/2018 gün ve 567 sayılı rapor değerlendirilerek, davacının 26/7/2016 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının olayın meydana geldiği tarih itibarıyla uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin ise üç haftaya kadar uzayabileceği bildirilmiş; ayrıntıları yukarıda açıklanan Adli Tıp 2’nci Üst Kurulunun 16/1/2020 gün ve 25 sayılı raporunda da az önce belirtilen hastanelerde düzenlenen raporlar ile ATK 2’nci İhtisas Kurulu tarafından yapılan muayene kaydı ve anılan kurul tarafından düzenlenen rapor da değerlendirilerek davacı …’in 26/7/2016 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre araz bırakmadan iyileştiği, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin ise26/7/2016 gününden itibaren üç haftaya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davacının yaralanmasına ilişkin olarak düzenlenen Adli Tıp 2’nci Üst Kurulunun 16/1/2020 gün ve 25 sayılı raporunun 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 16’ncı maddesi uyarınca kesin olduğunun anlaşılması karşısında, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 125,50 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 9/2/2023