Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2255 E. 2022/2106 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2255
KARAR NO: 2022/2106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2018/620 Esas – 2020/316 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan araç hasar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; denetime elverişli ve gerekçeli olmakla hükme esas alınan bilirkişi raporlarında tespit üzere; davacıya ait araç sürücüsü kazanın meydana gelmesinde kusursuz olmakla birlikte sigortalı araç sürücüsünün kavşaklarda geçiş önceliğine aykırı davrandığından kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu, davacının Almanya’da yaşıyor ve aracının Alman plakalı olduğu, Türkiye’de kısa bir dönem bulunduğu sırada aracının kazaya karıştığı, HGK 06.04.2016 tarih ve 2014/17-703 E 2016/497 sayılı kararı gereğince davacının aracının onarımı için Almanya’da yaptığı masraflar nedeniyle Euro üzerinden talepte bulunmasının mümkün olduğu, aracın Almanya’daki onarımına ilişkin parça fiyatları ve işçilik ücretleri piyasa rayicinde olmakla kadri maruf bulunduğu, aracın yurt dışındaki ikame değeri 14.950 Euro ve 6.200 hurda değeri arasındaki fark 8.750 Euro olmakla bu bedelin davacının gerçek net zararı olduğu, davadan önce davalı tarafça ödeme yapılmış olmakla ödeme tarihi itibarıyla Euro kurunun 4,6725 olduğunun kabulü ile davacıya 19.049 TL karşılığı 4.076,83 Euro ödemesi yapıldığının anlaşıldığı, hesaplanan 8.750 Euro zarardan ödenen bedel çıkarıldığında bulunan 4.673,37 Euro davacı alacağının davalının bakiye sorumluluk limiti dahilinde karşılanmasının gerektiği, davalı tarafça kabul edilen kur oranı gereğince 33.000 TL poliçe sorumluluğundan 19.049 TL çıkarıldığında ödeme tarihi itibarıyla bilirkişi raporunda tespit edilenin aksine 13.951 TL karşılığı 2.985,76 Euro bakiye sorumluluk limiti kaldığı, bilirkişi heyetince TL üzerinden bakiye limitin ödenmesi gerektiği ifade edilmiş ise de az önce açıklandığı üzere Almanya’da yaşayan davacının Euro üzerinden talepte bulunmasının mümkün olduğu, ayrıca davalı yan eksik ödeme yapmakla ödenmeyen kısım yönünden temerrüde düştüğünden temerrüde düşmese idi “davacının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farka” ilişkin davacı yanın munzam zararını karşılamakla yükümlü olduğu, bu nedenle davalının temerrüde düştüğü tarih itibarıyla geçerli olan kur oranı esas alınarak davalının bakiye sorumluluk limitine tekabül eden Euro tutarı bulunarak bu meblağa hükmedilmesi halinde davacının munzam zararının da karşılanacağı anlaşıldığından; davanın 2.985,76 Euro üzerinden kabul edilerek davacının bakiye tazminat talebinin davalı poliçe limiti dışında kalması nedeniyle yerinde olmadığı anlaşılmakla, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davanın kısmen kabulü ile, 2.985,76 Euro maddi tazminatın 22/02/2018 ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun 31.000 TL’lik teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya ödenen 19.049 TL tenzil edildiğinde müvekkilinin bakiye sorumluluğunun 11.951 TL’yi geçemeyeceğini, Yerel Mahkeme kararında teminat limitinin kaza tarihindeki kura göre Euro karşılığının belirlenerek bu Euro bedeli üzerinden kalan tutara hükmedildiğini, ancak bu uygulamanın hatalı olduğunu, zira ZMS sigortasında limitin kanunla belirlenmekte olup somut olarak ve Türk Lirası cinsinden ortaya konduğunu; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve denetime elverişsiz olduğunu, bilirkişi raporunda, ekspertiz raporu esas alınarak hasar tutarının belirlendiğini, her halükarda zarar tutarının Türkiye koşullarına göre belirlenmesi gerektiğini, kısmi kabul kararı verilmesine karşılık, Yerel Mahkeme kararının 3 nolu maddesinde davacının ödediği peşin harç tutarının tamamından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, ret-kabul oranına göre paylaştırma yapılması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 01/09/2017 tarihinde, davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçe ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacının maliki olduğu … yabancı plakalı aracın karıştığı maddi hasarlı kaza neticesinde, davacıya ait aracın hasarlandığı; dava öncesinde, davalı Sigorta Şirketi tarafından davacıya, 19.049 TL hasar tazminatının ödendiği, davacı tarafça, aracın yurt dışında onarıldığı ve işbu davada bakiye araç hasar tazminatının talep edildiği anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 09/03/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; davalı Sigorta Şirketi’nin kaza tarihindeki ZMSS poliçe teminat limitinin 31.000 TL, dava öncesinde davalı Sigorta Şirketi tarafından davacıya 19.049 TL ödeme yapılması nedeniyle kalan bakiye teminat limitinin 11.851 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bir başka deyişle, davalı vekilinin, rapora ilişkin itirazları kabule şayan görülmemiştir. Ancak, bu durumda, kalan bakiye teminat limiti olan 11.851 TL, o tarihteki kur üzerinden hesaplandığında, Euro karşılığı (11.851/4.672,50=2.536,32) 2.536,32 Euro olmaktadır. Bu durumda, Mahkemece, 2.536,32 Euro’nun ödeme tarihindeki TL karşılığına hükmedilmesi gerekirken, davacı vekilinin 01/03/2019 tarihli dilekçesindeki hesaplama (kalan bakiye teminat limitinin 13.951 TL ve bunun o tarihteki Euro kuru karşılığının 2.985,76 Euro olduğu şeklindeki) dikkate alınarak 2.985,76 Euro üzerinden karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmüştür. Ayrıca, hüküm fıkrasının 3. maddesindeki harçların ret-kabul oranına göre hükmedilmesi gerekirken, tamamından davalının sorumlu tutulması da doğru olmadığından, bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile, 2.536,32 Euro’nun ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının, temerrüt tarihi olan 22/02/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 3.350,77 TL karar harcından, davacının peşin yatırdığı 423,23 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.927,54 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 423,23 TL peşin, 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 459,13 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar, (429,44 Euro’nun karar tarihindek karşılığı olan 8.305,36 TL) nedeniyle, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3.maddesi gereğince reddedilen miktar kadar olan 8.305,36 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan 600 TL bilirkişi ücreti, 214,50 TL tebligat vs. posta masrafı olmak üzere toplam 814,50 TL yargılama giderinden, kabul ve ret oranına göre hesap edilen 691,47 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,B-İstinaf İncelemesi Bakımından:1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 34,50 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Dairemizce kararın verildiği tarihteki 2.536,32 Euro’nun TL karşılığı olan 49.052,42 TL dava değeri dikkate alınarak, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/11/2022