Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2249 E. 2022/1952 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2249
Karar No: 2022/1952
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 03/03/2020
Numarası: 2015/720 (E) – 2020/230 (K)
Davanın Konusu: Maddi tazminat
Karar Tarihi: 8/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın, davacının ileri sürdüğü biçimde gerçekleşmediğinin kanıtlanamadığını, bu sebeple mahkemece ispat yükünün davalıda olmadığının tespitinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, sigorta şirketince ileri sürülen varsayıma dayalı iddialarla ispat yükünün davacıya yüklenemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davacı vekili dava dilekçesinde davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı davalı …’e ait sürücüsü davalı …’in yönetimindeki … plakalı aracın asli kusurlu biçimde, müvekkili davacı şirket adına kayıtlı … plakalı otomobile çarparak hasar görmesine neden olduğunu ileri sürmüştür. Davalı … AŞ ile davalı işleten … arasında … plakalı otomobile ilişkin 12/8/2014 başlangıç, 12/8/2015 bitiş tarihli ZMSS poliçesinin akdedildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, 22/4/2015 günü davacıya ait otomobil ile davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı otomobilin çarpışması sonucu trafik kazası meydana gelip gelmediği ve kaza meydana gelmiş ise kusurun kimden kaynaklandığını kanıtlama yükümlülüğünün davacıya ait olup olmadığına ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, “İşletenlerin, bu Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, dava konusu rizikonun gerçekleştiği ve kasko poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1’inci maddesinde sigortanın kapsamı, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” biçiminde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ZMSS; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3’üncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1409’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir. Yalnızca sigortalı ile sigortacı arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu, diğer bir anlatımla sigortacı ile sigortalı arasında poliçenin akdedilmesinin ardından rizikonun gerçekleşmesi durumunda uygulanması gereken bu hükmün, yukarıda açıklanan ZMSS bakımından uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Zira ZMSS’de zarar gören üçüncü kişi ile sigorta şirketi arasında sözleşmeye dayanan ilişki bulunmamaktadır. Bu itibarla ZMSS bakımından zarar gördüğünü ileri süren üçüncü kişiler ileri sürdükleri iddiaları HMK’nin 190’ıncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kanıtlama yükü altındadırlar. Somut uyuşmazlıkta, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı araç sürücüsü olduğu belirtilen davalı … ile davacı şirkete ait … plakalı otomobil sürücüsü olduğu ileri sürülen dava dışı … arasında, 22/4/2015 günü gerçekleştiği iddia olunan trafik kazasına ilişkin “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” düzenlendiği; araç sürücüsü oldukları ileri sürülen davalı … ile dava dışı …’ın davalı … AŞ’ye başvurmaları üzerine düzenlenen hasar değerlendirme raporunda her iki aracın kaza yapmış gibi gözükerek kazanın kurgulandığını, tekerleğin zeminde sürtündüğünü gösterir izin bulunmadığını, araçların tam olarak karşı karşıya çarpışmadıklarının görüldüğünü, direksiyon kolunun sağa doğru döndürülmüş resimle birlikte sola doğru konumda da resmin bulunduğu, mağdur araç motor kaputu üzerindeki göçükleri oluşturacak parçaların sigortalı araç üzerinde bulunmadığını, kırılmış parçaların zemin üzerinde olmadığı gibi zemindeki ıslaklığın radyatör, soğutma sıvısı ya da yağ izlerinden kaynaklanmadığını, her iki aracın lastiklerinin karayolunda henüz seyir halindeki araç lastiklerinin basma yüzeyi özelliğinde olmayıp uzun süre yatmış, tozlu ve kirli olarak göründüğü, çekici marifetiyle bulunduğu yere getirilen araçların konumlandırılarak sahte hasar kurgusu yapıldığı, araçların uzun süre hareketsiz kaldığını doğrulayan resimlerin bulunduğu belirtilmiş; davalı … şirketi tarafından düzenletilen bilirkişi raporunda ise, her iki aracın iddia edildikleri gibi çarpışmadıkları, farklı yer ve zamanlarda farklı kaza biçimleriyle maruz kaldıkları kaza sonucu hasar gören araçların beyan edilen olay yerine kurtarıcı marifetiyle getirilerek resimlerinin çekildiği belirtilmiş; Adli Tıp Kurumu (ATK) İstanbul Trafik Dairesinin 14/6/2007 tarihli raporunda ise hasarların ileri sürülen çarpışmadan meydana gelmediği farklı yer ve mahallerde oluştuğu bildirilmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, davacıya ait … plakalı otomobilin, davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı otomobilin çarpmasıyla hasar gördüğü, yukarıda açıklanan biçimde ispat yükü altındaki davacı tarafından kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 26,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davcının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 8/11/2022