Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2228
KARAR NO: 2023/1338
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2018/603 Esas – 2020/394 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ZMMS poliçesi gereğince müvekkili sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan … plakalı servis minibüsünün, 17/07/2016 günü Sabiha Gökçen Havalimanı içerisinde yer alan … Ana Giriş Kapısı Güvenlik Kontrol noktasından giriş yaptığı sırada, bu noktada görev yapan davalı şirket çalışanının hidrolik mantar bariyerleri yanlış şe kilde kaldırması nedeniyle maddi hasara uğradığını, servise 38.136,65 TL ödendiğini, TTK. 1472 md. gereğince sigortalının haklarına halef olunduğunu, 12.187,97 TL tutarındaki tazimnatın rücu talebiyle davalı/borçlu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı/borçlunun % 20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; özel güvenlik işi ile iştigal eden müvekkilinin 17/07/2016 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanında … Teknik AŞ’ye ait müvekkili şirket çalışanı dava dışı güvenlik görevlisi …’nın görev yaptığı ana giriş kapısı güvenlik araç kontrol noktasına gelen davacının sigortalısı … yönetimindeki … plakalı … plakalı aracın durmayarak aracı ile mantar bariyerlerin üzerine çıktığını ve kendi kusuru ile aracın hasara uğramasına neden olduğunu, davacının rücu koşullarının oluşmadığını, müvekkili aleyhine haksız olarak takip başlatıldığını, itirazlarının yerinde ve haklı itirazın iptali istemiyle açılan iş bu davanın kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, davalı/borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusu 12.810,06 TL lik borcun 12.086,97 TL’lik kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip konusu asıl alacağa – davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, yasal şartlar oluşmadığından icra-inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, hükme esas alınan rapor denetime elverişli olmayarak, eksik inceleme ile oluşturulduğunu, gerekçeli kararın salt bilirkişi raporu esas alınarak, somut ve açık gerekçeler içermeksizin hazırlandığını, mahkemece davanın kısmen kabulünün gerekçesinin hiçbir şekilde açıklanmayarak içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinildiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili, dava dışı … ve müvekkili şirketin özel mali sorumluluk sigortacısına davanın ihbar edilmesinin talep edilmesine rağmen dikkate alınmadığını, davaya konu kaza ile ilgili 17/07/2016 ve 18/07/2016 tarihlerinde tutulan tutanaklardan sonra maddi gerçeği ve kaza anındaki şoförü farklı göstererek gerçeğe aykırı tutulan bu tutanağa istinaden icra takibi başlattığını, davacının yaptığı ödemenin poliçe kapsamında olup olmadığı hususunun araştırılmadığını, gerçekleşen kazada müvekkil şirket ve şirket çalışanı güvenlik görevlisinin herhangi bir kusuru olmayıp; dava dışı sürücünün tam kusurlu olduğunu, bu nedenle sigorta şirketinin rücu talebinin tümden reddi gerektiğini, bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirmeden hüküm kurulduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, kasko poliçesi kapsamında güvence altına alınan riziko bedelinden kaynaklı alacağın tahsiline ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Davacı sigorta şirketi nezdinde 18/11/2015-18/11/2016 tarihleri arası … poliçe nolu Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı, mülkiyeti İsa … olan aracın 17/07/2016 tarihinde dava dışı …’in idaresinde seyir halinde iken … teknik ana giriş kapısından silindirik gömme bariyer hizasına yaklaştığı anda bariyerlerin kapatılmaya başlaması sonucunda aracın kapanmakta olan bariyerin üzerinden geçmesi ile maddi hasar meydana geldiği, kasko poliçe kapsamında ödenen bedelin tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılmış itirazın iptali isteminin takip borçlusu davalı Güvenlik Şirketine açıldığı anlaşılmıştır. Davacı sigorta şirketi istinaf incelemesi yönünden, Somut olaya ilişkin Mahkemece alınan 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı sigorta şirketi nezninde sigortalı olan … plakalı, aracın eksper tarafından tespit edilmiş hasar durumunun kaza sonrası fotograflarla, olayın oluş şekli ile hasarlı parça, malzeme ve işçilik gibi masrafların tespit edilen hasarın onarılması için gerekli ve uygun olduğu ancak hurda bedelinin de düşülmesi gerektiği belirtmesine, zarara ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, zararın tespitine ve davanın reddedilen kısmı üzerinden yargılama gideri ödenmesine ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Davalı şirket vekili istinaf incelemesi yönünden, 1-Dava konusu olaya ilişkin olarak Mahkemece alınan 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda, olay anına ait güvenlik görüntülerinin incelenmesiyle, … plakalı dönüş için yavaşlayan aracın bu hızını koruyarak bariyere yaklaştığı, konumlandıktan sonra bariyerlerin kalkmaya başladığı, sürüş tekniği gereği aracın dönüşünü tamamlayarak konum aldığı ve kısa mesafe önünde gömülü olan bariyere yaklaştığı esnasında bariyerin ilerisinde bulunan kavşağı kontrol ediyor olması doğal sürücü davranışı olduğu, dava dışı güvenlik görevlisinin aracı durdurabilmek amacıyla, yaklaşan aracın konumunu göz ardı ederek olması gerekenden geç kapatılmaya çalışmasından kaynaklandığı, kusurun, bariyeri kontrol eden görevli ile birlikte bariyerin işletmesinden sorumlu kurum veya kuruluşa ait olduğu belirtilmiştir. Meydana gelen kazanın maddi hasarla sonuçlandığı, şöförün kimliğinin olayda önemli olmadığı, bilirkişinin davalı şirket ve güvenlik görevlisinin olayda %100 kusurlu olarak belirlemesinde ve olayın oluşunun davalı şirket ve güvenlik görevlisinin kusurunun sonucunda meydana gelmesi ile verilere aykırılık bulunmadığı gibi bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, ayrıntılı, yerinde yapılan gözleme dayalı ve denetlenebilir nitelikte olduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, kusura ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarına ilişkin istinafı yerinde değildir. 2-Somut olaya ilişkin Mahkemece alınan 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı sigorta şirketi nezninde sigortalı olan … plakalı aracın eksper tarafından tespit edilmiş hasar durumunun kaza sonrası fotograflarla, olayın oluş şekli ile hasarlı parça, malzeme ve işçilik gibi masrafların tespit edilen 11.500 TL’ nin hasarın onarılması için gerekli ve uygun olduğu ve poliçe kapsamının 131.920 TL olduğu göz önüne alındığında bu poliçe kapsamına ilişkin istinafı yerinde değildir. 3-TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. (eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nın 1472.maddesinde (eski TTK 1301) düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu itibarla, davacının zarar veren davalı şirkete dava açmasında isabetsizlik yoktur. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 825,66 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 206,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 619,24 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-İstinafa başvuranlar tarafından istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıranlara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2023