Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2225 E. 2020/4051 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2225
KARAR NO: 2020/4051
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2020
NUMARASI: 2020/156 Esas – 2020/389 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (ZMSS Poliçesine Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan davalıya ait … plakalı aracın, alkollü ve %100 kusurlu sürücü …’nun sevk ve idaresinde iken, 27/11/2016 tarihinde yapmış olduğu kaza neticesinde, … plakalı araçta hasar meydana getirdiğini, müvekkilinin sigortalısı aracın %100 kusuruna tekabül eden 4.800,00 TL tazminatın karşı tarafa ödendiğini, ZMSS Genel Şartları B.4.-C maddesinin davalı sigortalı tarafından ihlal edilmesi nedeniyle TTK’nın halefiyet ilkeleri gereğince, karşı tarafa ödenen 4.800,00 TL’nin rücuen tahsili amacıyla sigortalı (davalı) aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yasal takip başlatıldığını, ancak davalının süresi içerisinde yetki itirazı yapması üzerine dosyanın, yetkili Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına gönderildiğini, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu ve işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davacının itirazının haksız olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 27 yıldan bu yana filo araç kiralama alınında 1000’i aşkın araç kapasitesi ile faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait … plakalı aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile dava dışı …’na 21/11/2016 tarihinde 12 ay süreyle kiraya verildiğini, dolayısıyla aracın işleteni olmadığını ve kaza sebebiyle … plakalı araçta meydana geldiği iddia edilen hasardan ve her türlü zarardan sorumlu olmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın, kusur ve kusur oranı hususunda sadece kaza tespit tutanağına dayanmasının hakkaniyete uygun olmadığını, bu nedenle kaza mahallinde keşif yapılarak kusur durumunun uzman heyetçe tespit edilmesi ve kazanın sırf alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediğinin araştırılması gerektiğini, araçta meydana geldiği belirtilen 4.800,00 TL’lik hasar miktarının hangi verilerek dayanarak oluştuğunun açıklanmadığını ve ödemeye ilişkin hiçbir belgenin sunulmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Somut olayda; davacı şirkete ZMSS ile sigortalı olan … plakalı aracın, aynı zamanda davaya konu kazada araç sürücüsü olan …’na 21/11/2016 tarihli uzun dönem oto kiralama sözleşmesi ile kiralandığı, bu haliyle işleten sıfatının davalıda olmadığı” gerekçesiyle “Davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de açıklandığı üzere, davalının maliki olduğu ve kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, dolayısıyla sigorta sözleşmesinin taraflarının müvekkili şirketi ile davalı sigortalı olduğunu, KTK’nın 95. maddesinde, “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerine doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasına veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” şeklinde düzenleme getirildiğini, ayrıca bu hususun ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının B.4. maddesinde de vurgulandığını, dolayısıyla davalı Şirketin, işleten sıfatını taşımamasının, kiracısıyla arasındaki iç ilişkiye ait bir sorun olduğunu, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan, sigorta ettiren olduğundan davalı şirketin, sigorta poliçesinin ve ZMSS Genel Şartları’nın kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlü olduğunu, bu nedenle davanın husumet yokluğu gerekçe gösterilerek reddine karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, ZMSS poliçesine aykırılık nedeniyle davacı ZMS sigortacısının, dava dışı kişiye ödediği tazminatın tahsili amacıyla, kendi sigortalısı olan davalı aleyhine yaptığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan davalıya ait … plakalı aracın, sürücü …’nun sevk ve idaresinde iken, 27/11/2016 tarihinde kaza yapması neticesinde, … plakalı araçta hasar meydana geldiği, sigortalı aracın sürücüsünün %100 kusuruna tekabül eden 4.800,00 TL tazminatın karşı tarafa ödendiği, davacı Sigorta Şirketi’nce, ZMSS Genel Şartları B.4.-C maddesinin davalı sigortalı tarafından ihlal edildiği iddia edilerek, TTK’nın halefiyet ilkeleri gereğince, karşı tarafa ödenen 4.800,00 TL’nin rücuen tahsili amacıyla sigortalı (davalı) aleyhine icra takibinin yapıldığı, davalının icra takibine itiraz etmesi üzerine, işbu itirazın iptali davasının açıldığı ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29/12/2016 tarih ve 2016/10940 Esas-2016/12133 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 2918 sayılı KTK’nın 95.maddesine göre “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Somut olayda, yukarıda da vurgulandığı üzere, davacı ZMMS Sigortacısı, çift taraflı kazada hasar gören karşı araç için ödediği meblağı, dava dışı araç sürücüsünün alkollü olduğu iddiasıyla, sigortalı araç malikinden rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Davacı ZMM Sigortacısı ile davalı Sigortalı arasında sigorta sözleşmesi mevcut olup, sözleşmesinin tarafı davalı maliktir. KTK 95/2. maddesine göre davacı Sigorta Şirketi zarar gören 3. kişiye ödediği bedeli akidine rücu edebilir. Bu durumda hatalı gerekçe ve değerlendirme ile yazılı şekilde davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazları yerindedir. O halde, Mahkemece, işin esasına girilmesi, tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda esasa ilişkin nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2020