Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2214 E. 2022/1968 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2214
Karar No: 2022/1968
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 27/12/2019
Numarası: 2018/895 (E) – 2019/1567 (K)
Davanın Konusu: Maddi tazminat
Karar Tarihi: 8/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 900,00 TL araç mahrumiyet bedeli, 9.000,00 TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 9.900,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Ticaret AŞ vekili dilekçesinde özetle; hükme dayanak bilirkişi raporunun benimsenebilecek nitelikte olmadığını, kazaya neden olan cihaz her ne kadar beton mikseri olarak tanımlanmış ise de inşaat alanında yer boşaltmak için kısa süreliğine hareketsiz durumda bırakılan önlem olarak da başında görevli bulunan şap dökme cihazı olduğunu, görevlilerin bağırmasına karşın elindeki cep telefonuyla ilgilenen davacının uyarıları duymadığını, bu nedenle raporda belirtilen kusur oranının hatalı olduğunu, olayda aracın sadece sağ dikiz aynasının hasar gördüğünü, kaza ile iddia olan hasarlar arasında nedensellik bağı kurulamayacağını, sadece sağ dikiz aynası hasar gören aracın değer kaybının da buna göre hesaplanması gerektiğini, bu hasara göre beş günlük mahrumiyet süresinin kabul edilemeyeceğini, mahrumiyet bedelinin saptanmasında araç kiralama şirketlerinin kiralama bedellerinin dikkate alınamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Bilirkişi tarafından düzenlenen 20/11/2019 tarihli raporda; dava dışı sürücünün yönetimindeki araç ile davalıya ait şap cihazının kaza sırasındaki konumları ve davacıya ait araç sürücüsünün davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, yasal dayanaklarıyla birlikte, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan kusura ilişkin raporun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Olaydan sonra, sigorta ekspertiz şirketi tarafından düzenlenen 12/12/2017 tarihli raporda kaza nedeniyle hasar gören davacıya ait araçta değişen parçalara ve onarımının yapıldığı yere ilişkin bilgilere yer verilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise hasar gören araca ait fotoğrafta dikkate alınarak, davaya konu aracın kazadan önceki değeri ile onarıldıktan sonraki piyasa sürüm değeri arasındaki farka göre değer kaybı hesaplanmış; aracın onarımının yapılacağı makul süreye göre de araç mahrumiyet tazminatı belirlenmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 22’nci maddesinin 17’nci bendi gereğince, maddî hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak rapor, sigorta tazminatının ödenmesinde Karayolları Trafik Kanununun 99’uncu maddesindeki kaza ve zarara ilişkin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmündedir. Eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğindedir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, değer kaybı tazminatı ile araç mahrumiyet tazminatının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 22’nci maddesinin 17’nci bendi uyarınca kazaya ve zarara ilişkin delil niteliğini taşıyan sigorta eksperi raporuna göre düzenlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesinde öngörülen biçimde düzenlenen, dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 676,26 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 169,65 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 506,61‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 8/11/2022