Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2168 E. 2021/118 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2168
KARAR NO: 2021/118
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2019/617 (E) – 2020/143 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 02/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Aş tarafından uzun süreli kira sözleşmesi ile davalı … AŞ ‘ye kiralanan, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacı müvekkilinin ağır biçimde yaralandığını, … plakalı aracın işleteninin … AŞ olduğunu, davalı … Sigorta AŞ’nin de kasko poliçesiyle İhtiyari Mali Mesuliyet Klozu kapsamında müteselsil sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan avans faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacını talebinin İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası (İMSS) teminat limiti ile sınırlı olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının pek aşırı nitelik taşıdığını, dosyanını kusur incelemesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … AŞ ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafın kovuşturma aşamasında tüm zararının giderildiğini, müvekkillerinin manevi zararın tazminine neden olacak biçimde kazaya ilişkin kusurunun bulunmadığını, istenen tazminat miktarının pek aşırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; görevli mahkemenini asliye ticaret mahkemesi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi karanının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 4’üncü maddesi incelendiğinde, 3 grup ticarî davanın bulunduğu görülür: Tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan ve aynı zamanda “mutlak ticarî davalar” biçiminde adlandırılan davalar; ticarî sayılması için en azından bir ticarî işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve “nispi ticarî davalar” olarak adlandırılan davalar. Mutlak ticarî davaların bir kısmı TTK’nin 4/1’inci maddesinde 6 bent halinde sayılan hususlardan kaynaklanır. Aynı Kanunun 4’üncü maddesinde söz edilmeyen mutlak ticarî davaların ikinci grubu ise özel kanun hükümlerinde ticarî olduğu açıkça gösterilen uyuşmazlıklardan doğan davalardır. TTK’nin 4/1’inci maddesinde gösterilen mutlak ticarî davalar: TTK’de düzenlenen hususlardan doğan davalar; Türk Medeni Kanununun 962-969’uncu maddelerinden doğan davalar; TTK’nin 4/1-c maddesinde gösterilen Türk Borçlar Kanunu hükümlerinden doğan davalar; Fikri Mülkiyet Hukukuna ilişkin mevzuattan doğan davalar; Borsa, Sergi, Panayır ve Pazarlar ile Antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin hükümlerden doğan davalar; bankalara diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlemlerine ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan davalardır. Özel kanun hükümleri gereği mutlak ticarî sayılan davalar ise; TTK’nin dışında özel kanunlarda düzenlenen işlerden kaynaklanan davalardır. Örneğin kooperatifler kanununun 99’uncu maddesi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticarî sayılır. İflas davası da borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde açılır. TTK’nin 4’üncü maddesinin, 1’inci fıkrasının son tümcesinde ise; havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için, uyuşmazlığın taraflardan birinin ticarî işletmesiyle ilgili olması koşulu aramıştır. TTK’nin 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre, her iki tarafın da ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hüküm nedeniyle yukarıda açıklanan işler dışında kalan ve tacir sıfatına sahip kişiler arasında, bunların ticarî işletmeleriyle ilgili olarak gelişen işlerden kaynaklanan ve nispi ticarî dava olarak adlandırılan hukuk davalarını da ticarî saymak gerekir. TTK’nin 5’inci maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili, aralarında İMSS sigortacısı davalı … Sigorta AŞ’nin de bulunduğu davalılara karşı trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Dava konusu uyuşmazlık; İMSS sigortacısı davalı … Sigorta AŞ yönünden, Türk Ticaret Kanununun 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenen Sigorta Hukukuna ilişkin olduğundan davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince, mahkemenini görevsiz olduğu gerekçesiyle davanın usulden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/3’üncü maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için ödenen karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince ödeyen tarafa iadesine, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2021