Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2161 E. 2023/174 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2161
KARAR NO: 2023/174
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2017/893 (E) – 2020/125 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, trafik sigortası bulunmayan dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davacının kullanmakta olduğu motosikletin çarpışması neticesinde 18/11/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak sakat kalan müvekkili için belirsiz alacak davası şeklinde maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, sübut bulan davanın kabulü ile 1.418,21 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 37.660,40 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 39.078,61 TL tazminatın dava tarihi olan 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili, davacı tarafından dava öncesinde yapılan başvuruda sağlık kurulu raporuna ilişkin eksikliğin ikmal edilmemesi nedeniyle başvurunun sonuçlandırılamadığını, eksik evrak ikmal edilmeden açılan bu davanın reddi gerektiğini, SGK tarafından tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmadığını, ceza soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesinin müvekkil kurumun sorumluluğunu ortadan kaldırdığını, koruyucu tertibat kullanılmamış ve davacının ehliyetsiz olması hususlarının müterafik kusur teşkil ettiği, ancak buna ilişkin müterafik kusur indiriminin yapılmadığını, maluliyete ilişkin alınan raporun kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını, kaza tarihinden rapor tarihine kadar maluliyet oranının %15,2’den %17,2’ye çıkmasının mümkün olmadığını, bu durumun, davacıdaki arazların kazayla illiyetinin bulunmadığını göstermekte olduğunu, maluliyet artışının ispatlanamadığını, temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik sigortası bulunmayan … plaka sayılı aracın sebebiyet verdiği trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı Güvence Hesabına yapılan başvurunun, dava ön şartının yerine getirilmesi bakımından yeterli olduğu, kazanın trafik iş kazasını ilgilendiren bir yanının bulunmaması ve SGK tarafından kazanın gerçekleştiği 2010 yılından bugüne kadar davalı Güvence Hesabına rücu edilme durumunun söz konusu olmaması göz önünde bulundurulduğunda SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmasına gerek bulunmadığı; İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 08/04/2019 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihinde geçerli olan 11/10/2008 resmi gazete tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre bir değerlendirme yapıldığı, istinaf itirazına konu olan engellilik değerlendirmesine ilişkin yönetmeliğin, kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik olmadığı, dolayısıyla itiraza konu edilen yönetmeliğe göre maluliyet oranı hesaplanmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ve ayrıca, maluliyet oranındaki farklılıkların, yaşa göre değerlendirme yapılmasından kaynaklandığı, maluliyet oranının artması gibi bir durum söz konusu olmadığı, giderek bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir. Müterafik kusura ilişkin değerlendirmede ise her ne kadar Adli Tıp Kurulu tarafından düzenlenen 04/10/2019 tarihli raporda, mevcut trafik kusuruna ilaveten kask takmamadan dolayı da kusur izafe edilmiş ise de esasen bu hususun müterafik kusur teşkil ettiği, bunun yanında geçerli bir ehliyetname bulunmamasının da diğer bir müterafik kusur nedeni teşkil ettiği görülmektedir. Mahkemece müterafik kusur durumu nazara alınmadan karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. HMK 353/1-b/2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. O halde, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen ve sair yönlerden itiraza uğramayan 31/07/2019 tarihli hesap raporu doğrultusunda hesaplanan 1.418,21 TL geçici iş göremezlik zararı ile %15,2 maluliyete göre hesaplanan 37.660,40 TL’den sırasıyla %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında 1.134,56 TL geçici iş göremezlik zararı ve 30.128,32 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hüküm altına alınmak ve yerleşik içtihatlar gereğince takdiri indirim nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinden ötürü vekalet ücreti takdir edilmemek ve yine, aynı nedenle takdiren yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek ve ayrıca, karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olması karşısında oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek-aleyhe hüküm verme yasağı kapsamında- ilk derece mahkemesi karar tarihindeki tarife hükümleri gereğince davacı lehine vekalet ücretine karar vermek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Buna göre; 2-Davanın kısmen kabulü ile 1.134,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 30.128,32 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 31.262,88‬ TL tazminatın dava tarihi olan 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı yandan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.135,56 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 152,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.982,61 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,4-Davacı tarafça yapılan 922,38 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5-Davacı tarafça yatırılan 121,55 TL tamamlama, 31,40 TL peşin ve 31,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 184,35 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.689,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, 7-Kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 8-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 8-Davalı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,10-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (39.078,61 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/01/2023