Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2113 E. 2022/1967 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2113
Karar No: 2022/1967
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 03/12/2018
Numarası: 2017/1001 (E) – 2018/1136 (K)
Davanın Konusu: Maddi tazminat
Karar Tarihi: 8/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, kasko sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, meydana gelen rizikonun sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davacıya kasko poliçesiyle sigortalı … plakalı otomobilin 29/5/2017 günü saat 18:00 sularında dava dışı sürücüsü …’ın yönetiminde seyir halinde iken önündeki kamyondan kopan demir parçasının otomobilin altına girmesiyle hasara neden olduğunu, sürücünün otomobili yolun sağına çekip kaputu açmasıyla birlikte motorun alev aldığını, 21/12/2017 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen makine mühendisi bilirkişinin otomotiv konusunda uzmanlığının bulunmadığını, itiraz üzerine düzenlenen 7/8/2018 tarihli bilirkişi raporunda ise önceki raporun aynen yinelendiğini, müvekkili şirketin zarara uğradığının aşikar olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davacı şirkete ait … plakalı otomobilin davacı ile davalı arasında 23/5/2017 günü akdedilen genişletilmiş kasko poliçesiyle 23/5/2017 başlangıç, 23/5/2018 bitiş tarihleri arasında kasko sigortasıyla sigortalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Olaydan sonra, sigorta ekspertiz şirketi tarafından düzenlenen raporda; hasarın beyanda belirtildiği gibi demir parçasının, aracın alt kısmına girmesi sonucu oluşabilecek nitelikte olmadığı belirtilmiş; ekspertiz raporuna eklenen aracın alt kısmının fiziki incelenmesine ilişkin fotoğraflarla birlikte yapılan açıklamada ise kamyondan düştüğü beyan edilen yaklaşık 40 cm. uzunluğunda, 10 mm. kalınlığındaki makas parçasının çarpmasıyla oluşmuş ize rastlanmadığı, aracın motoruna zarar verdiği beyan edilen cinsi belli olmayan makasın yapılan incelemesinde, işaretli kısımlardan anlaşılacağı üzere makas üzerinde aşırı paslanma ve bu paslanma sonucu pasların kullanma tabir edilen görünümde olduğu, makasın belirtilen eksende düşmesi sonucu pas pulvarının üstünde kalmayacağı, aracın incelenmesinde, makas parçasına çarpılma sonucu oluşması öngörülecek hasar emarelerine rastlanmadığı belirtilmiştir. Dava dosyasına eklenen aralarında makine mühendisi öğretim üyelerinin de bulunduğu bilirkişiler kurulu tarafından, sigorta ekspertiz raporu ile hasar gören kasko sigortalı otomobilin hasar gören bölümlerini gösteren fotoğrafları değerlendirilerek düzenlenen 7/8/2018 tarihli raporda, sigorta şirketinin hasar servis müdürlüğü tarafından yaptırılan özel inceleme sonucu verilen araştırma raporunda, davaya konu otomobilin alt kısmında iddia edildiği gibi demir parçasının girebileceği ve motora hasar vereceği hiçbir noktanın bulunmadığı, karter ve diğer aksanlarda yere düşen parçanın çarptığına veya sürtündüğüne dair bir ezilme ve çizilme izine rastlanmadığı, olayın meydana gelişi ile ilgili ifadelerden motorun aşırı ısınma nedeniyle hararet yaparak blok patlattığı kanaatinin belirtildiği, dosya içindeki tüm kanıt ve tespitlerin değerlendirilmesi sonucu, aracın motorunun yağsız çalışması nedeniyle yağlanamayan ve sürtünme sonucu aşırı ısınan yataklar ile piston/silindir cidarlarında sarma olduğu, pistonun sıkışarak hareket edememesi sonucu kırılan piston kolunun (biyel) motor silindir bloğunu delerek kol çıkması olarak tabir edilen olayın meydana geldiğini; motorun yağsız kalmasına uygun sıkıştırılmamış yağ filtresinden yağın sızarak dışarı akması sonucu yağın azalmış olabileceği, olay yeri fotoğraflarından da yağın sızarak aktığını gösteren görüntülerin bulunduğu, olaya neden olduğu ileri sürülen metal parçasının araç altına girerek muhafazası da olan motora çarparak böyle bir olaya neden olmasının mümkün görülmediğini, zira bu şekilde hasarın ancak karterin delinmesiyle meydana gelebilecek olmasına rağmen karterin sağlam olduğunun anlaşıldığını belirterek meydana gelen rizikonun teminat kapsamında sayılan haller arasında olmadığını belirtmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 22’nci maddesinin 17’nci bendi gereğince, maddî hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak rapor, sigorta tazminatının ödenmesinde Karayolları Trafik Kanununun 99’uncu maddesindeki kaza ve zarara ilişkin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmündedir. Eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğindedir. Bu itibarla 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 22’nci maddesinin 17’nci bendi uyarınca kazaya ve zarara ilişkin delil niteliğini taşıyan sigorta eksperi raporu ile hasar gören otomobile ait fotoğraflar da değerlendirilerek HMK’nin 279’uncu maddesinde öngörülen biçimde düzenlenen, dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında, gerekse de rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının (KAKSGŞ) A.1’inci maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3’üncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya kalkışılması sonucu oluşan maddi zararlar bu tür sigortanın teminatı kapsamındadır. Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1409’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı maddenin 2’nci fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği biçimde değil de, sigortacının iddia ettiği biçimde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş biçiminin KSGŞ’nin A.5’inci maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan biçimde olmakla birlikte, sigortalı, KSGŞ ve TTK hükümleri uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı biçimde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat yükümlülüğü yer değiştirip sigortalıya geçer.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/12/1997 gün ve 1997/11-772-1043, 16/12/1998 gün ve 1998/11-872-905, 22/12/2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları) Somut uyuşmazlıkta ise davacı, 29/5/2017 günü dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki kasko sigortalı otomobiline, önünde seyreden kamyondan kopan demir parçasının isabet etmesi suretiyle hasar gördüğünü ileri sürmüş; yukarıda açıklanan ekspertiz raporu ile bilirkişiler kurulu raporu içeriğinden ise otomobilde meydana gelen hasarın, davacının ileri sürdüğü gibi demir parçasının isabet etmesi sonucu gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla otomobilde oluşan hasarın kasko sigortası kapsamında kaldığını kanıtlama yükü davacıya geçmiştir. Davacı ise ileri sürdüğü kanıtlarla kasko sigortalı otomobildeki hasarın KAKSGŞ’nin A.1’inci maddesi kapsamında teminat altında olduğunu kanıtlayamamıştır. Bu itibarla davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 26,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 8/11/2022