Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2102 E. 2023/77 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2102
KARAR NO: 2023/77
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2017/149 (E) – 2020/286 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/01/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, trafik sigortası bulunmayan dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki 40.04.15.010 plakalı biçerdöver ile davacının yönetimindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde 17/07/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralanarak sakat kaldığını belirterek şimdilik 3.200 TL geçici ve daimi iş göremezlik tazminatının davalı …ndan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı … vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile 11.235,96 TL maddi tazminatın 13/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı süresi içerisinde katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunan davacı vekili, Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporda kalıcı maluliyetin varlığına ilişkin mütalaada bulunulmuş olmasına rağmen hükme esas alınan İstanbul ATK raporunda bunun tam aksi yönünde sonuca varıldığını, ancak bu çelişki giderilmeden karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … vekili, usulüne uygun başvuru şartı yerine getirilmeden dava açıldığını, geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, ayrıca davacının yaşı itibarıyla geçici iş göremezlik zararının söz konusu olmadığını, kazaya karışan biçerdöverin trafik sigortası olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, zira trafiğe çıkış izni olmayan araçların trafik sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunmadığını, maluliyet raporunun engellilik değerlendirmesi yönetmeliğine göre alınması gerektiğini, kabule göre de yasal faiz başlangıç tarihinin dava açılış tarihi olması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik sigortası bulunmayan biçerdöver türünden iş makinesinin sebebiyet verdiği kazadan kaynaklı oluşan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince kalıcı maluliyetin bulunmadığından bahisle sadece hesaplanan geçici iş göremezlik zararı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili, kalıcı maluliyete dair yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, davalı taraf ise az yukarıda açıklanan gerekçelerle karara karşı istinaf başvurusunda bulunmaktadır. 1-Davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararına dair istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesinde, zarar görenin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna/…na yazılı başvuruda bulunması ve sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde zarar görenin dava açabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı taraf, eldeki davayı açmadan önce …na başvurduğu ve başvuru dilekçesine ekli evrak da yeterli olduğuna göre buna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Trafik sigortası genel şartlarının A.3 maddesinde, sigortanın konusu “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta teminat limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür…” şeklinde tanımlanmıştır. Yine sözü geçen genel şartların A.2 maddesinde, motorlu araç kavramının, ilgili mevzuat gereği trafiğe çıkması trafik siciline veya ilgili mevzuatla düzenlenen özel sicile tescile tâbi motorlu araçları; zarar kavramının ise: motorlu bir aracın işletilmesi ile oluşan bir trafik kazası sonucunda üçüncü şahısların ekonomik değeri olan mal varlığında doğrudan azalma olmasına veya vücut bütünlüğünde eksilmeye, sürekli sakatlığa veya ölümüne sebebiyet verilmesi nedeniyle ilgililerin uğradıkları bu Genel Şartlar ile içeriği belirlenen maddi kayıpları ifade ettiği açıklanmıştır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 3/a-3 maddesinde araç kavramının, karayollarında kullanılabilen motorlu, motorsuz ve özel amaçlı taşıtlar ile iş makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adı olduğu; aynı yönetmeliğin 3/c-12 maddesinde, biçerdöverin, iş makinesi tanımına dahil olduğu, yine aynı yönetmeliğin 34. maddesinde özel veya tüzel kişilere ait olan iş makinelerinin karayollarında sürülebilmesi için tescil belgesine ekli trafiğe çıkış izin belgesinin tescili yapan kuruluşça tasdik edilerek makine sahibine verilmesi ve trafiğe çıkış izni verilirken makinenin zorunlu mali mesuliyet sigorta akdinin yapılmış olması ve Karayolları Genel Müdürlüğünden özel izin alınması şartına tabi olduğu düzenlenmiştir. … Yönetmeliğinin 9. maddesinin “b” bendinde ise, zorunlu trafik sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde …na başvurulabileceği açıklanmıştır. İşbu yasal düzenlemelere göre yapılan değerlendirme neticesinde kazaya karışan biçerdöverin karayolunda kullanılması halinde zorunlu trafik sigortasına tabi olduğu, maliki ve işleteni olan kişinin idari prosedürü tamamlamaksızın trafik sigortası olmadan trafiğe çıkmış olması durumunda dahi bu durumun, hak sahibi konumundaki davacı 3. kişiye karşı ileri sürülemeyeceği, trafik sigortası bulunmayan biçerdöverin meydana getirdiği bedensel zarardan davalı …nın sorumlu olduğu, bu kabul şeklinin, …nın getiriliş amacına uygun olduğu, giderek bu yöne ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Az yukarıda açıklandığı üzere, dava açılmadan önce yapılan başvurunun usulüne uygun olması nedeniyle davalının faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu durumda, geçici iş göremezlik zararına ilişkin mahkeme kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup geçici iş göremezlik zararına dair hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin zımnen (kabul kararı verilmeyerek) reddedilen kalıcı maluliyet tazminatına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; İlk derece mahkemesince hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 07/08/2019 tarih, 18329 karar sayılı raporda, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında bir değerlendirme yapılarak kalıcı maluliyet bulunmadığına dair mütalaada bulunulmuş ise de; davacı tarafından yargılama aşamasında sunulan Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığında görevli uzman kişiler tarafından düzenlenen 20/09/2017 tarihli raporda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre bir değerlendirme yapılarak %17,2 oranında kalıcı maluliyet bulunduğu mütalaa edilmiştir. TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre mahkemece belirtilen uygulama doğrultusunda, somut olayda kaza tarihi (17/07/2016) itibarıyla davacının maluliyetinin belirlenmesinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen İstanbul Adli Tıp Kurumunun 07/08/2019 tarih, 18329 karar sayılı raporunda kalıcı maluliyet bulunmadığı yönündeki tespit benimsenerek karar verilmiştir. Ancak; eldeki dava gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. Maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. Maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına,” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5. maddesine dayanılarak hazırlandığı, yine anılan yönetmeliğin 2. maddesinde Yönetmeliğin, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre -adli tıp öğretisinde de kabul edildiği üzere- Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içermekte ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişi/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise, kişinin maruz kaldığı haksız fiil ve bunun sonucu olarak mesleğinde kazanma gücünü hangi oranda kaybettiğini belirlemekte yeterli olmayıp daha ziyade kişide bulunan sistematik hastalıkları ön plana çıkarmakta, malulen emeklilik, vergi indirimi, bakım ücreti, özel eğitim ve özel donanımlı araç kullanımına yönelik olup tazminat hesabında asıl önem arz eden yaş, sanat, meslek, meslek grubu gibi faktörlerin hesaplamada değerlendirilmemesinden dolayı tazminatın unsurlarını ve hak edilen tazminatın belirlenmesinde yeterli ve gerekli parametreleri içermediği için yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda somut olayda, davacının kaza nedeniyle kalıcı maluliyete duçar olup olmadığına dair Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirme yapan ATK raporu esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, dosyanın yeniden ATK’ya sevki sağlanarak, davacı vekili tarafından sunulan kalıcı maluliyetin bulunduğuna dair raporun da tartışılması istenilmek suretiyle, az yukarıda açıklanan yönetmelik hükümlerine (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) göre bir değerlendirme içeren bilirkişi raporu alınarak taraf itirazları da dikkate alınıp sonucuna göre karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına, kalıcı maluliyet talebi yönünden davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine,2-Alınması gereken 767,52 TL istinaf karar harcından peşin alınan 192 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 575,52 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,3-İstinafa başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,B)1-Kalıcı maluliyet tazminatına ilişkin davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüne,2-İlk derece mahkemesinin kalıcı maluliyete ilişkin zımnen (dava dilekçesinde talep bulunmasına rağmen gerekçede ATK raporuna atıf yapılmak suretiyle kalıcı maluliyet tazminatına hükmedilmeyerek) vermiş olduğu ret kararının kaldırılmasına, kalıcı maluliyete ilişkin talep ve davanın yeniden görülmesi için dava dosyanın mahkemesine gönderilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda hükmün “A” bendi yönünden dava değeri (11.235,96 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin; kararın “B” bendi yönünden ise 6100 sayılı HMK’nın 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 17/01/2023