Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2093 E. 2022/1971 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2093
Karar No: 2022/1971
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 12/11/2019
Numarası: 2016/537 (E) – 2019/1068 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve manevi tazminat
Karar Tarihi: 8/11/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, kazanın oluşumunda davalı …’ün kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmeyen Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda kusur durumlarının seçenekli olarak ele alındığını, kusurun tam olarak belirlenemediği hallerde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 4/4/2007 gün ve 2007/11-104 (E) – 2007/180 (K) sayılı kararı uyarınca, tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca tarafların eşit oranda kusurlu olduklarının kabul edilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu, ATK Trafik İhtisas Dairesinin 4/9/2014 tarihli raporundan taraflardan hangisinin kırmızı ışıkta geçtiğinin anlaşılamadığı belirtildiğinden, mahkemenin ceza hukukunun kuşkudan sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraat kararı vermek zorunda kaldığını, ceza hâkiminin kararının hukuk hâkimi için bağlayıcı nitelik taşımadığını, mahkemece kusur konusunda yanlış değerlendirme yapıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Kazadan sonra kollukta alınan anlatımında, yönetimindeki otomobil ile trafik ışıklarında beklerken yeşil ışığın yanmasından sonra Kaynarca istikametine hareket ettiğini, bu sırada alt geçitten gelen ve aniden önüne çıkan motosiklet sürücüsüne, hızının düşük olmasına ve frene basmasına rağmen duramayıp çarptığını beyan eden davalı … İstanbul Anadolu 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1009 (E) sayılı davasının duruşmasında benzer anlatımlarda bulunarak motosikletin birden önüne çıktığını, daha hızlı olsaydı hem kendi aracında hem mağdur tarafta ciddi bir hasarın olacağını beyan etmiş; olay nedeniyle kolluk tarafından düzenlenen krokiye göre davalının yönetimindeki otomobilin, davacıya sağ tarafından çaptığı, davalının yaralanmasına ilişkin düzenlenen raporlarda ise sağ ayak iç malleol yaklaşık 5 cm kesi, sağ ayak bileği aşil tendon hizasında yaklaşık 4 cm kesi, sol uyrukta hassasiyet, çenede dermoabrazyon bulgularına yer verildiği anlaşılmıştır. Davacı olay nedeniyle kollukta alınan anlatımında, trafik ışıkları kendisine yeşil yanınca karşıya geçmek istediği sırada hızla gelen aracın kendisine çarparak havaya fırlattığını beyan etmiş ise de, olay nedeniyle davacıda meydana gelen yaralanmaların yeri ve kapsadığı alan ile olay yeri krokisinden anlaşılan çarpma noktası gözetildiğinde; davacının davalının idaresindeki araçla hızlı biçimde geldiğine ilişkin beyanına itibar edilmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer yandan İstanbul Aandolu 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1009 (E) sayılı davasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda davalı sürücü …’ün kavşakta yeşil ışıkta geçtiğinin kabulü durumunda kusurunun bulunmadığı, davacı sürücü …’in ise kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu; davacı sürücü …’in kavşakta yeşil ışıkta geçtiğinin kabulü halinde ise kusursuz davalı sürücü …’ün ise asli kusurlu olduğu bildirilmiş; anılan mahkemenin kapatılmasıyla dava dosyasının devredildiği İstanbul Anadolu 43’üncü Asliye Ceza Mahkemesinin 24/10/2014 gün ve 2014/129 (E) – 2014/190 (K) sayılı kararıyla, hangi tarafın kırmızıda, hangi tarafın yeşil ışıkta geçtiğinin belirlenemediği, bununla birlikte katılanın tali yoldan çıkmasına ilişkin trafik bilirkişisinin 7/4/2014 tarihli rapordaki değerlendirmesi de dikkate alındığında kuşkunun sanık lehine yorumlanması gerektiği kanısıyla davalı sürücü …’ün beraatine hükmolunmuş, Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin 11/4/2017 gün ve 2016/318 (E) – 2017/3011 (K) sayılı kararıyla davalı …’ün beraatine ilişkin hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Ayrıntıları yukarıda açıklanan ceza davası kapsamında bilirkişi tarafından düzenlenen 7/4/2014 tarihli raporda ise; her iki sürücünün de yeşil ışıkta geçtiklerini beyan ettiklerinden, olaya ilişkin kamera görüntüsü ve tanık beyanı da bulunmadığından kusur tespitinin kavşakta geçiş önceliği kurallarına göre yapılması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 84’üncü maddesinin son fıkrası ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 157’nci maddesinin “b” bendine göre kaza mahallinde yapılan incelemeler sonunda tespit edilen iz ve delillere ilave olarak kazaya karışanların olay hakkındaki ifadeleri ile tanık ifadelerinin kusur tayininde dikkate alınacağına ilişkin hükümlere göre, sürücü belgesi bulunmayan …’in yönetimindeki motosikletle, alt geçit altından olayın meydana geldiği D-100 karayolu güney yanyola çıkışta bulunan “dur” levhasına uymadan, tali yoldan anayola çıkan sürücülerin anayoldan gelen araçlara yol vermesi gerektiğine ilişkin kurala ve kavşaklarda geçiş önceliği kuralını ihlal etmesi nedeniyle meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, …’ün ise kusursuz olduğu belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 74’üncü maddesi uyarınca, hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, davacı … kavşakta kendisine yeşil ışık yandığı sırada geçiş yaptığını ileri sürmüş olmakla birlikte, kendisinde oluşan yaralanmanın biçimiyle olaya ilişkin beyanları arasında tutarsızlık bulunması yanında olayın meydana geldiği kavşakta geçiş yaptığı yönde “dur” levhasının bulunduğunun anlaşılması karşısında, kazanın oluşumunda davalının kusurunun bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 26,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 8/11/2022