Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2088 E. 2021/1390 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2088
KARAR NO: 2021/1390
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2015/489 (E) 2020/56 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … AŞ’nin işleten, … Sigorta AŞ’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, davalı …’ün sürücüsü olduğu … plakalı aracın 03/02/2015 tarihinde kavşakta karşıya geçmek isteyen müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL tedavi gideri, 2.000 TL kazanç kaybı, müvekkilinin kalıcı olarak sakatlanmasından dolayı 2.000 TL olmak üzere toplam 5.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca 35.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … AŞ’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 05/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 319.282,96 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan ve sürücüsünün … AŞ çalışanı davalı …’ün olduğu … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından dava dışı … AŞ’ye uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralandığını, müvekkilinin … plakalı araçta işleten sıfatı bulunmadığını bu nedenle müvekkili şirkete davada husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddi talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 30/06/2014 – 30/06/2015 tarihleri arasında müvekkili nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, öncelikle kusur ve zarar durumunun kanıtlanması gerektiğini, geçici iş görmezlik giderlerinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, davacının tedavi gideri talebinin poliçe teminatı kapsamında yer almadığından reddi gerektiğini, bakıcı giderinin maddi zarar olup, tedavi limitinden karşılanamayacağını, davacının olay tarihinden itibaren ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davalı … şirketi açısından pasif husumeti bulunmadığından maddi ve manevi tazminat davalarının reddine, 11.927,42 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 307.355,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar … ve … Sigorta AŞ’den -307.355,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatı açısından davalı … Sigorta AŞ’nin sigorta limiti olan 290.000 TL ile sınırlı olmak üzere- davalı … açısından 03.02.2015 tarihinden, davalı … Sigorta AŞ açısından ise 05.05.2015 dava tarihi olan 23.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın 03.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … AŞ vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın uzun süreli kiralamaya konu edildiğinden araç işleteninde değişiklik meydana geldiğini, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi Trafik Tarife ve Talimatları A.1.5 maddesi ve Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.4 maddesi uyarınca müvekkili şirket nezdindeki sigorta poliçesinin sona erdiğini, sigorta sözleşmesinin sözleşmeye taraf olan sigortalıyı takip ettiğini, sigortalı araç işleteni olmadığından sigortalının da müvekkili şirketin de dava konusu taleplerden sorumlu olmadığını, yerel mahkemece sigortalı aracın dava dışı şirkete uzun süreli kiralandığının tespit edilmesine rağmen sigortalı yönünden davanın reddine karar verilirken müvekkili şirket yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, Karayolları Trafik Kanununda müşterek ve müteselsil kusur ile sorumlu tutulan taraflardan biri için davanın kabulüne karar verilirken diğeri için reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ATK raporunda belirtilen kalıcı sakatlık oranının afaki olduğunu zira anılan raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik esas alınmadan rapor oluşturulduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olup müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kazazedenin sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı giderlerinin tedavi gideri kapsamında SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, dava konusu kaza genel şartlardaki değişiklikten sonra meydana geldiğinden müvekkili şirketin tedavi giderleri, bakıcı gideri ile geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğunun bulunmadığını, SGK tarafından karşılanmayan zorunlu giderler adı altında sayılan yol giderleri vs dolaylı giderler, kusurlu gerçek kişilerden haksız fiil hükümlerine göre talep edilebilse de ZMMS poliçesi teminatı kapsamına girmediğini ve sigorta şirketinden talep edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda davalı … A.Ş’nin kayıt maliki, davalı … AŞ’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, davalı …’ün sürücüsü olduğu … plakalı aracın 03/02/2015 tarihinde yaya davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası işleteni değil, aracı takip eder. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesinde, sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu, sigortacının sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde feshedebileceği, sigortanın fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 95. maddesinde ise, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabileceği hükümlerine yer verilmiştir. Bu bakımdan olay tarihini kapsayan ZMSS poliçesinin varlığı halinde KTK’nın 95/2. maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yapmak zorunda olacaktır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ndaki İşletenin Değişmesi başlıklı C.4 maddesinde de “…sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi, işletenin değiştiği tarihten itibaren 10 gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için de geçerlidir.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya kapsamından, davalı … şirketi tarafından 30/06/2014-30/06/2015 başlangıç ve bitiş tarihli zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın maliki davalı … AŞ adına sigortalı bulunduğu, ancak uzun süreli kiralama sözleşmesi ile ihbar olunan … AŞ’ye kiralandığı, kazayı kapsayan ZMSS poliçesinin davalı … AŞ tarafından iptal edilmediği ve yürürlükte olduğu; poliçe süresi içinde oluşan zarardan davalının ZMSS poliçesi gereği sorumlu olduğu; KTK’nın 94 ve 95. maddeleri gereği işleten değişikliğinin 3. kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davalı … şirketi vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay uygulamalarına göre maluliyet oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 12/07/2017 tarihli ATK maluliyet raporunda, davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre % 50 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 ay olduğu bildirilmiştir. Anılan rapor kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiş olup kaza tarihinde Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yüürlüktedir. Bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Yukarıda açıklanan nedenlerle; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranının belirlenmesi (adı geçen yönetmelik sadece % 60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetveller içerdiğinden % 60’ın altında maluliyet bulunması halinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetvellerin esas alınması) ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Kararın kaldırılma nedenine göre davalı … AŞ vekilinin diğer istinaf itirazları bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … AŞ vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nin 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre … Sigorta AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, teminat mektubunun davalı … AŞ iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2021