Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2086 E. 2022/1575 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2086
KARAR NO: 2022/1575
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2014/451 Esas – 2020/334 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 46 (6098 sayılı TBK’nın 54). maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “…Kazaya konu … plakalı aracın kaza anında zmm sigortası olmadığından davalı …nın sorumlu olduğu, teminat limitinin kaza tarihinde 175.000,00 TL olduğu anlaşılmakla ıslah dilekçesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 99/1 maddesi uyarınca rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacı tazminatı ödemekle yükümlü olduğundan ve davacı tarafça, …na 06/03/2013 tarihinde başvuru yapıldığından, davalı yönünden temerrüdün 19/03/2013 tarihinde gerçekleştiği tespit edilerek bu tarihten itibaren yasal faiz uygulanmasına” gerekçesiyle “1-Davanın kabulü ile 174.497,50 TL’nin 19/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili ile ihbar olunan … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.İhbar olunan … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava öncesinde, davalı …’na başvuru esnasında, davacının 20/03/2013 tarihli dilekçesiyle, haklarının … ve …’a devrettiğini, tüm haklarından vazgeçtiğini belirtmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; davacının şikayetçi olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece, davacının haklarını devrettiğini bildirdiği … ve … tarafından herhangi bir ödemede bulunulup bulunulmadığı hususunun araştırılmadığını, ödemenin olması halinde bu tutarın tazminattan düşürülmesi gerektiğinin gözetilmediğini, maluliyet raporunun uygun Yönetmeliğe göre hazırlanmadığını ve ceza evinde kaldığı dönem için gelir hesabı yapıldığını; davacının kullandığı aracın cinsi ve koruyucu tertibat kullanmadığı, ehliyetsiz olduğu hususları gözetildiğinde olayda müterafik kusur indirimi bulunduğunu ve bu nedenle indirim yapılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: A-İhbar olunan … vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Her ne kadar, ihbar olunan vekili istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; dosyanın yapılan incelemesinde, …’ın sadece ihbar olunan konumunda bulunduğu ve hakkında herhangi bir hüküm verilmediği tespit edilmiştir. Bu durumda, HMK’nın 341. ve devamı maddelerine göre, ihbar olunanın istinaf kanun yoluna başvuru hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, ihbar olunan … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK’nın 352/1-ç maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Dosya kapsamından; 29/07/2010 tarihinde, dava dışı sürücü …’ın kullandığı ve ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı araç ile davacının sürücüsü olduğu … plakalı motosikletin kaza yapması neticesinde, davacının yaralandığı; işbu davada, davacı tarafça güç kaybı tazminatı talebinde bulunulduğu; kazanın meydana gelmesinde davacı sürücünün %25, ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, 25/07/2014 tarihli bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda belirtilen ve davacı tarafça ıslah edilen 174.497,50 TL’ye hükmedilmiştir. Ancak, raporun yapılan incelenmesinde; aktüerya raporunun, Malatya Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 27/02/2013 tarihli özürlü sağlık kurulu raporundaki %35 özür oranına göre düzenlendiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça bu rapora itiraz edilmemiştir. Davalı tarafça maluliyet raporuna ve dolayısıyla aktüerya raporuna itiraz edilmiş ve itiraz sonucu aldırılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 30/12/2019 tarihli raporunda; davacının kaza nedeniyle %32.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilmiştir. İşbu rapor, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlendiğinden geçerli olduğuna, davacı tarafça itiraz edilmediği için davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğuna ve %32.3 oranı üzerinden yeniden aktüerya raporu alınmasının davalı lehine olamayacağına göre, bu raporda belirlenen iskontolu aktif dönem, iskontolu pasif dönem geliri üzerinden %32.3 oranı dikkate alınarak, yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tazminat miktarına hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı kabule şayan görülmüştür. Bu durumda, davacı tarafça itiraz edilmeyerek kesinleşen 25/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda, rapor tarihi ile emeklilik tarihi arasındaki iskontolu aktif dönem geliri olarak belirlenen 536.897,22 TL üzerinden %75 kusur oranı ve %32.3 maluliyet oranı dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda, aktif dönem zararının 130.036,35 TL; emeklilik tarihi ile ölüm tarihi arasındaki iskontolu pasif dönem geliri olarak belirlenen 85.117,28 TL üzerinden %75 kusur ve %32.3 maluliyet oranı dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda zararının 20.619,35 TL olacağı, bilinen dönem zararı olarak belirlenen 11.218,69 TL’nin de bu zarar miktarlarına eklenmesi ile, %32.3 maluliyet oranına tekabül eden toplam zararı (130.036,35 + 20.619,35 + 11.218,69 TL) 161.874,39‬ TL olmaktadır.Davalı vekilinin müterafik kusura yönelik itirazına gelince; motosiklet sürücüsü davacının kaza esnasında kask takmadığı ve sol gözünü kaybetmesinden dolayı maluliyet oranı verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, olayda müterafik kusur bulunduğundan, TBK’nın 52. maddesi gereğince Yargıtay ve Dairemizin yerleşik içtihatları dikkate alınarak tazminattan takdiren %20 oranında indirim yapılması gerekmiştir. Bir başka deyişle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı da yerinde görülmüştür. Bu durumda, yukarıda belirlenen 164.874,39 TL’den %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında, davacının talep edebileceği maddi zararı 129.499,51 TL olmaktadır. Ayrıca, dava öncesinde, davacı tarafça davalı …’na başvurulduktan sonra haklarını devrettiğine dair verdiği dilekçesinin 20/03/2013 tarihli olması, işbu davanın ise Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 27/08/2013 tarihinde açılması, dava dışı araç sürücüsü ve işleteni tarafından davacıya herhangi bir ödemede bulunulmamış olması dikkate alındığında; davalı vekilinin diğer itirazlarında isabet bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-İhbar olunan … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK’nın 352/1-ç maddesi gereğince reddine, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile,Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre:1-Davanın kısmen kabulü ile, 129.499,51 TL’nin 19/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 8.846,11 TL karar ve ilam harcından, 24,30 TL peşin harç ile 729,00 TL ıslah harcı toplamı olan 753,30 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 8.092,81 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 52,35 TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 729 TL ıslah harcı ve 2.841,05 TL masraf ve 812 TL ATK rapor masrafı olmak üzere toplam 4.434,40 TL yargılama giderinden, kabul-ret oranına göre hesaplanan 3.290,8 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerine bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 20.424,93 TL nespi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL nespi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
C-İstinaf İncelemesi Bakımından:1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İhbar olunan tarafından yatırılan istinaf harçlarını kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 63 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2022