Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2063 E. 2023/144 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/2063
Karar No: 2023/144
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 17/12/2019
Numarası: 2016/239 (E) – 2019/1257 (K)
Davanın Konusu: Rücuen Tazminat
Karar Tarihi: 24/1/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, sağlık sigortası poliçesini düzenleyen davacının, trafik kazasında yaralanan dava dışı sigortalısının yaralanmasından dolayı ödediği tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 8.894,29 TL tutarındaki tedavi giderinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) alınarak davacıya verilmesine, davalılar … Sigorta Şirketi ile mirasbırakan … mirasçıları …, …, … ve …’a karşı açılan davanın sorumluluklarının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı SGK vekili dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğunu, davacının sigortalısının acil sağlık hizmetinin trafik kazası nedeniyle almış olmasının, müvekkili kurumun sunulan sağlık hizmeti yönünden sorumluluğunu Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamı dışına çıkacak biçimde genişletemeyeceğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98’inci maddesinde yapılan düzenlemeyle acil olarak sundukları sağlık hizmeti nedeniyle ek ücret almaması gereken sağlık kuruluşunun sağlık hizmeti sunduğu kişiden ilave ücret alabilmesi ve özel sağlık sigortası bulunan sigortalının özel sağlık sigortasından bu bedelin tahsil edilerek SGK’den rücu edilebilmesinin amaçlanmadığını, yapılan düzenleme ile sunulan sağlık hizmetlerinin hiçbir sınırlamaya tabi olmadan müvekkili kurum tarafından karşılanacağının kabul edilmesi, ayrıca trafik kazası nedeniyle alınan ilave ücretin diğer acil hallerde alınamayacağının kabul edilmesinin açık çelişki oluşturduğu gibi sağlık hizmetinin sunulması bakımından kişiler arasında ayrıcalık oluşmasının kabul edilmesi anlamına geleceğini, bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu 22/03/1944 gün ve 37 (E) – 9 (K) sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) “Halefiyet” başlıklı 1472’nci maddesinde, “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut olayda davacıya sağlık sigortası poliçesiyle sigortalı …’nun 7/4/2015 günü meydana gelen trafik kazasında yaralandığı, bu olay nedeniyle adı geçen kişinin tedavisi kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından, yaralanmadan kaynaklanan tedavi yapan dava dışı … AŞ’ye 8.894,29 TL ödenmiştir. Diğer bir anlatımla taraflar arasındaki uyuşmazlık trafik kazasından yani haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Davaya konu talebin dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olmadığı gibi 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5’inci maddesi kapsamında da değildir. Bu nedenle davaya bakma görevi, genel görevli mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesine ait olmakla birlikte, davacı tarafından davalı SGK yanında kazaya neden olduğu ileri sürülen … plakalı araç sürücüsü …’un mirasçıları ile bu aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesini düzenleyen … Sigorta Şirketine karşı davanın görüldüğü asliye ticaret mahkemesine rücuen tazminat davası açılmıştır. Bu itibarla yukarıda da açıklandığı gibi yalnızca SGK bakımından dava açılması durumunda davaya bakma görevi davanın sebebinin trafik kazasına dayanması nedeniyle asliye hukuk mahkemesine ait olmakla birlikte; kazaya neden olan diğer aracın ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi yönünden davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olması ve buna bağlı olarak aynı sebepten doğan davada davalılardan biri hakkında verilecek hüküm diğerini de etkileyecek nitelik taşıması nedeniyle HMK’nin 166’ncı maddesi uyarınca, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı tabip ile sigorta uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda, 7/4/2015 günü araç içi trafik kazasında yaralanan davacıya sigortalı …’nun … Hastanesine yatışının trafik kazası yaralanmasına ilişkin olduğu, yapılan tedavilerinin trafik kazası sonucu yaralanmaya yönelik ve gerekli olduğu, yapılan tedavinin SUT fiyatları esas alındığında değerinin 955,35 TL olduğu, SUT fiyatları esas alınmadığı takdirde ise belgelenmiş toplam tedavi giderinin 8.894,29 TL olduğu belirtilmiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 59’uncu maddesiyle değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK’nin 98’inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Diğer yandan dava dışı sigortalı …’nun yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazası 7/4/2015 günü meydana gelmiş, KTK’nin 98’inci maddesinin 1’inci fıkrasına “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” ibaresinin eklenmesine ilişkin 6645 sayılı Kanun ise zarara neden olan olaydan sonra 23/4/2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; 7/4/2015 günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan …’nun tedavisi nedeniyle doğrudan harcanan giderlerden SGK sorumlu olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı SGK vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 36’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca harçtan muaf olan davalı SGK’den harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı SGK’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/1/2023