Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2061 E. 2022/2316 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2061
KARAR NO: 2022/2316
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2016/1159 (E) – 2019/1209 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin desteği olan …’un, … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken dava dışı bir aracın sıkıştırması sonucu sağ emniyet şeridine doğru manevra yapmak zorunda kalarak … plakalı … idaresindeki araca arkadan çarpmak suretiyle gerçekleşen trafik kazasında vefat ettiğini belirterek şimdilik 100 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne, 73.862,58 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili, kaza ve ıslah tarihleri arasında zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının destek şahsı olan müvekkil şirkete sigortalı olan araç sürücüsünün, kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olması nedeniyle rizikonun teminat kapsamından olmadığını, hiç kimsenin kendi kusuruna dayalı olarak lehine sonuç çıkarmasının mümkün olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, davalı … şirketine trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plaka sayılı motosiklet sürücüsünün, tam kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kaza tarihi 20/02/2009 tarihi olup; kaza tarihindeki Yargıtay içtihadları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir. Dava, belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla, kesilmesi şeklinde cereyan eder. 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; davaya konu trafik kazası 20/02/2009 tarihinde gerçekleştiğine göre, davacının desteğinin ölümü nedeniyle ceza zamanaşımı süresi, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi uyarınca 15 yıl olduğu dikkate alındığında, 02/11/2016 tarihinde açılan davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı görülmektedir. Buna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 Esas, 2019/294 Karar sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla destekten yoksun kalma tazminatının teminat kapsamında olmadığına dair istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 5.045,55 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.261,38 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 3.784,17 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (73.862,58 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2022