Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2035 E. 2022/2035 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2035
KARAR NO: 2022/2035
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2016/1084 Esas – 2020/249 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve 818 sayılı BK’nın 46 (6098 sayılı TBK’nın 54). maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan geçici ve kalıcı güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Asıl ve ıslahla açılan davanın kabulü ile; Geçici iş göremezlik maddi tazminat için 1.929,00-TL, sürekli iş göremezlik maddi tazminat talebi için 49.789,05-TL, olmak üzere toplam 51.718,05-TL’nin temerrüt tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ek ödeme için dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yapılmadığından, 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesinde yapılan değişiklik gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun düzenlendiği tarihte mevzuat hükümlerine göre hazırlanmadığını, maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, geçici iş göremezlikten müvekkili kurumun sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’da olduğunu; davacının traktörün römorkunda 20 kişi ile birlikte yolculuk etmekte iken düşerek yaralanması nedeniyle olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilen miktarlar yönünden faiz başlangıcının hatalı olduğunu, temerrüt tarihinin ödeme tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 26/07/2010 tarihinde, davacının üzerinde yolcu olarak bulunduğu ve ZMSS poliçesi olmayan … plakalı traktörün tek taraflı kaza yapması neticesinde yaralandığı, davacı tarafça maddi tazminat ödenmesi için dava öncesinde davalı kuruma başvurulması üzerine 19/10/2016 tarihinde davacıya 52.164 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafça bu ödemenin yetersiz görülerek 27/10/2016 tarihinde açılan eldeki davada bakiye geçici-kalıcı güç kaybı tazminatı talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 2. Üst Kurulunun 12/12/2019 tarihli raporunda; davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılması ve mesleği bildirilmemekle Grup 1 kabul olunması sonucunda, davacının %30.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği oy birliğiyle mütalaa edilmiştir. Bu durumda ATK raporu, haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının tespitinde kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiğinden, davalı vekilinin itirazları yerinde görülmemiştir. Yine Mahkemece karara dayanak yapılan 21/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde sigortasız araç sürücüsünün %35 oranında tali, yol çalışmalarını yapan dava dışı firmanın %65 oranında asli kusurlu olduğu, davacının geçici iş göremezlik zararının toplam 5.511,44 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise toplam 338.333,96 TL olduğu; davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan ödemenin güncellenen miktarı ile %65 oranında kusur indirimi yapılması sonucunda, davacının davalıdan talep edebileceği geçici iş göremezlik zararın 1.929 TL, sürekli iş göremezlik zararının ise 49.789,45 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Kaza esnasında traktörün römorkunda yolculuk yapan davacının bu davranışı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenen müterafik kusuru oluşturmaktadır. Ancak, dava dilekçesinde TBK’nın 61. maddesinde düzenlenen müteselsil sorumluluk kapsamında tazminat talep edildiğinden, davacının bilirkişi raporuyla belirlenen toplam geçici ve kalıcı iş göremezlik zarar miktarları üzerinden takdiren %20 oranında indirim yapılsa dahi sonuca etkili olmamaktadır. Bu nedenle, davalı vekilinin müterafik kusura yönelik itirazı kabul edilmemiştir. Davacı tarafça, dava öncesinde davalı Güvence Hesabı’na usulüne uygun başvurulmasına rağmen eksik ödeme yapıldığına, geçici iş göremezlikten davalı Güvence Hesabı’nın sorumluluğu devam ettiğine, SGK tarafından geçici iş göremezlik adı altında herhangi bir ödeme yapılmadığına, temerrüt tarihinin, davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan ödeme tarihi olarak dikkate alınması doğru olduğuna göre, bu yönlere ilişkin itirazlarda da isabet bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 3.532,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 883,25 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 2.649,6‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/11/2022