Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/201 E. 2020/287 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/201
KARAR NO: 2020/287
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2019
NUMARASI: 2018/1306 Esas – 2019/1225 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından kasko sigortasıyla sigortalanan müvekkiline ait … plaka sayılı aracın oğlu …nun sevk ve idaresinde iken yolun ıslak olmasından kaynaklanan sebeple refüje çarparak takla atması suretiyle maddi hasara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; kasko sigorta poliçesiyle sigortalanan aracın hususi araç olduğu, bu nedenle mesleki ve ticari amaçla hareket etmeyen davacının tüketici konumunda bulunduğu gerekçesiyle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigorta Hukukunun Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği, somut olayda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle doğan hasar bedelinin sigorta şirketinden talep edildiği gerekçesiyle görevsizlik kararına katılmadıklarını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına talep etmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. HMK’nin 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2’nci maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Aynı Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinin, 1’inci fıkrasının (l) bendinde tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder”, tüketici ise aynı fıkranın (k) bendinde; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73’üncü maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tükecici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında aynı Yasanın 83’üncü maddesi uyarınca, eğer taraflardan bir tanesi tüketici ise onun yaptığı işlemler ile ilgili olarak diğer yasalarda bir düzenleme varsa, buna rağmen bu işlemin tüketici işlemi olduğu ve bu yasanın görev ve yetkiye dair olan düzenlemesini engellemeyeceği belirtilmiştir. Davacı ile davalı … şirketi arasındaki ilişkinin hukuki niteliği, görevli mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınacaktır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında; ticari veya mesleki olmayan amaçla otomobilini kasko sigortasıyla sigortalatmak amacıyla davalı … şirketiyle poliçe akdeden davacı …’nun tüketici olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlık; 6502 sayılı TKHK’nin 3/1-k maddesi kapsamında tüketici niteliği taşıdığı anlaşılan davacı … ile davalı … AŞ arasında akdedilen sigorta poliçesinden kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesi isabetli olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvuru gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kıyas yoluyla uygulanması gereken HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/02/2020