Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/2006 E. 2022/2038 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/2006
KARAR NO: 2022/2038
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2016/467 Esas – 2020/310 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; ZMS sigortacısı olan davacı tarafından, trafik kazası nedeniyle dava dışı zarar gören 3. kişilere ödenen tazminatın zarar sorumlusu karşı aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı davalıdan tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “(1)Davanın kısmen kabulü ile; Davalının İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen kabulü kısmen iptaliyle takibin 6.267,00-TL asıl alacak, 2.762,07-TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.029,07-TL üzerinden asıl alacak bedeli olan 6.267,00-TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, (2)Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine,” karar verilmiştir.” Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı Sigorta Şirketi’nin müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olan aracın trafik sigortacısı olmadığından, Genel Şartlar’da düzenlenen “Tazminat ödenmesinde öncelikli sigorta” hükmünden yararlanamayacağını, davacı taraf, karşı aracın sigortacısı olduğundan ve kendi sürücüsünün kusur karşılığını hak sahiplerine ödediğinden müvekkili şirketten talep edemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla karara dayanak yapılan kusur bilirkişi raporları aracında çelişki olduğunu ve bu çelişki giderilmeden karar verildiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 15/12/2008 tarihinde, davacının ZMS sigortacısı olduğu … plakalı otobüs ile davalının zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plakalı aracın karıştığı ölümlü-yaralamalı trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarına ve yaralanan kişilere davacı tarafça tazminat ödemesi yapıldığı; davacı tarafça, kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsünün %20 kusuruna tekabül eden miktarın tahsili amacıyla, bu aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olan davalı Sigorta Şirketi aleyhine icra takibinin yapıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine, 28/04/2020 tarihinde açılan eldeki davada itirazın iptaline karar verilmesinin talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 11/12/2018 tarihli raporunda; dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı bulunan aracın sürücüsünün %20 kusurlu olduğu; 25/11/2019 tarihli zarar bilirkişisi raporunda ise, davalı Sigorta Şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün %20 oranındaki kusuruna tekabül eden zarar miktarının 6.267 TL ve işlemiş faiz miktarını ise 2.762,07 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Kusur ve zarar bilirkişi raporlarının yapılan incelenmesinde; raporların, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu; rapordaki asıl alacak miktarı ile icra takibine konu edilen alacak miktarının birebir örtüştüğü anlaşmıştır. Buna göre, Mahkemece davanın kabulüne ve itirazın iptaline karar verilmiş olmasında herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmeyerek aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 616,78 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 154,50 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 462,28‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/11/2022