Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1958 E. 2023/402 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1958
KARAR NO: 2023/402
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2017/1198 Esas – 2019/1174 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 28/11/2019 tarihli kararıyla; “A) Davacının maddi tazminat davasının davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından ödenmesi nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, B) Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın 06/09/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ile davalı … istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılama aşamasındaki dilekçelerinde belirttikleri üzere, davanın, … San. Tic. Ltd. Şti. ihbar edilmesine dair talepleri konusunda karar verilmeksizin hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, şayet ihbar edilmiş olunsaydı, aracı uzun süreli kiralayan kiracının sorumluluğunun doğacağını, müvekkilinin sorumluluğun olamayacağını, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; Davalı … vekili ise; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 06/09/2017 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …’nın maliki-işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu ticari taksi niteliğindeki araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu motosikletin karıştığı kaza neticesinde davacının yaralandığı, 15/11/2017 tarihinde açılan eldeki davada davacı tarafça, HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 30/09/2019 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in asli derecede tamamen kusurlu olduğu, dava dışı motosiklet sürücüsünün kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varıldığından, kusura yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir.Dosyanın incelenmesinde; davanın, ihbar olunan … San. Tic. Ltd. Şti.’ye 09/04/2018 tarihinde ihbar edildiği, kazaya karışan … plakalı ticari taksi niteliğindeki aracın davalı …’ya ait olduğu, aracın uzun süreli kiraya verildiğinin ispat edilemediği; dolayısıysa 2918 Sayılı Karyolları Trafik Kanunu’nun 3. ve 85. maddeleri kapsamında davalının işleten olarak sorumlu tutulmasında herhangi bir hata bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz kabul edilmemiştir. Manevi tazminat miktarının fazla olduğuna ilişkin itiraza gelince; kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği, ATK raporu (ceza dosyasında aldırılan ATK raporuna göre, davacının kazaya bağlı tibia şaft kırığı şeklindeki yaralanmasının ağır (4) kırık olarak kabul edilmesi), tedavi süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itiraz da kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 1.366,20 TL harçtan, peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65‬ TL harcın davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/03/2023