Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1946 E. 2022/1116 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1946
KARAR NO: 2022/1116
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2014/476 Esas – 2020/99 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm bilirkişi raporları ve son olarak ATK raporu bir arada değerlendirildiğinde, Delillerle sübut bulan açıkça sabit olmuştur kuralı gereği (Bürhân ile sâbit olan, ıyânen sabit olmuş gibidir-Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye) alınan raporlar ve ceza dosyasında verilen karar ile meydana gelen kazada davalının bir kusurunun bulunmadığı, tüm kusurun davacıya ait olduğu, nitekim davalının sanık olarak yargılandığı ceza dosyasında dahi kusursuz olduğundan bahisle hakkında beraat kararı verildiği, verilen beraat kararının dayanağının yine mahkememizce alınan bilirkişi raporları olduğu anlaşılmıştır. Bu aşamada davacının kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zarardan ötürü davalılara karşı herhangi bir talepte bulunamayacağı, oluşan zarara katlanmakla yükümlü olduğu kanaatine varılarak davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bakırköy 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/160 Esas sayılı dosyasında bulunan 11/06/2015 tarihli ATK raporunda, davalı sürücü …’ün asli kusurlu, müvekkilinin tali kusurlu bulunduğunu, bu dosyada, kusur incelemesi için dosyanın ATK’nın aynı dairesine gönderildiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesinin 12/01/2016 tarihli raporunda bu kez müvekkiline %100 kusur verildiğini, davacı sürücünün kusursuz bulunduğunu, ATK tarafından birbirine zıt iki rapor verilmesi nedeniyle raporu düzenleyenler hakkında şikayette bulunmaları üzerine, birbirine zıt iki raporu başkan sıfatıyla imzalayan … hakkında Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1160 Esas sayılı dosyasında, görevi kötüye kullanma suçundan dava açıldığını ve yargılamanın derdest olduğunu; raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla Karayolları Fen Heyetinden alınan raporda, müvekkilinin asli ve tam kusurlu bulunduğunu ancak ilgili raporda yer alan tespitlerin ve görüntülerin kaza anına ve mahalline ait olmadığını, bu raporları kabul etmenin mümkün olmadığını, kazanın, davalı sürücünün ifadesinde de belirttiği üzere, müvekkilinin ana yoldaki geçiş önceliğine davalının uymaması nedeniyle meydana geldiğini, asli kusurun davalıda olması gerektiğini, ATK tarafından düzenlenen raporların birbirine tamamen zıt olduğunu, karara dayanak yapılan raporlarda, zorlama yorumlarla müvekkilinin tamamen kusurlu sayıldığını, kaza nedeniyle mağdur olan müvekkilinin, yargı kanalıyla da mağdur edildiğini, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 11/07/2013 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı ..’ün maliki ve davalı …’ün sürücüsü olduğu ve ZMSS poliçesi bulunmayan aracın çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı; işbu davada, davacı tarafça HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında toplamda 8.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar, kazanın meydana gelmesinde davacının %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında kusura ilişkin birden fazla rapor alındığı ve raporlar arasında ciddi çelişkilerin bulunduğu; misal trafik kazası tespit tutanağında, davalı sürücü …’ün asli kusurlu, davacı sürücünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği; olay nedeniyle ceza yargılamasının görüldüğü Bakırköy 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/160 Esas sayılı dosyasında bulunan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 11/06/2015 tarihli raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ün asli kusurlu, davacı sürücünün tali kusurlu olduğu, işbu dosyada, aynı Daire tarafından ve aynı başkanın dahil olduğu heyet tarafından düzenlenen 12/01/2016 tarihli raporda ise, davalı sürücü …’ün kusursuz, davacı …’in ise %100 oranında kusurlu olduğunun mütalaa edildiği; Mahkemece karara dayanak yapılan kusur raporunun, kaza tespit tutanağında belirtilen oluşa uygun olmadığı, davacı sürücünün sadece hızlı olmasından dolayı, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu kabul edilmesinin, hak, hakkaniyet ve nesafet ilkelerine uygun düşmediği kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmüştür. O halde, Mahkemece, uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan, trafik kazası tespit tutanağında belirtilen olgu ve tespitler ile ceza dosyasındaki bilirkişi raporları ve işbu dosyada aldırılan tüm bilirkişi raporlarının ve davacı sürücü ile davalı sürücünün kaza anındaki davranışlarının değerlendirilmesi ve hak, hakkaniyet ve nesafet ilkelerinin de gözetilmesi neticesinde, kusur yönünden yeniden bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022