Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1938 E. 2023/1168 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/1938
Karar No: 2023/1168
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 28/05/2018
Numarası: 2015/150 (E) – 2018/542 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 14/09/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi …’ın idaresindeki sigortasız ve tescilsiz motosiklet ile davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda müvekkilinin murisinin vefat ettiğini, kazanın oluşumunda her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 30.03.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 55.300 TL’ye yükselterek başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; hasar dosyası kapsamında davacı tarafa 08.01.2015 tarihinde 18.334 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, üçüncü kişi sıfatına haiz olmadığını dolayısıyla Güvence Hesabı’ndan tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, müterafik kusurun varlığı halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 53.756,33 TL nin davalılardan … Sigorta AŞ yönünden 08.01.2015, Güvence Hesabı yönünden ise dava tarihi olan 06.02.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davalılar vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigorta şirketinin ancak sigortalısının kusuru nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, dosya içeriğine göre müvekkili şirkete sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %25 kusuru bulunmasına rağmen mahkemece kusur oranları gözetilmeksizin hükmedilen tazminatın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan 30.05.2016 tarihli hesap bilirkişi raporunun 30.05.2016 tarihli veriler esas alınarak düzenlendiğini oysa müvekkili şirketçe 08.01.2015 tarihinde ödeme yapıldığını ve bu ödeme tarihi esas alınarak hesap edilecek tazminat ile yapılan ödeme arasında fahiş bir farkın bulunması durumunda güncel veriler esas alınarak yeniden bir hesap raporu tanzim ettirilmesi gerektiğini, aksi yönde yapılan işlemin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın zararın doğması ve/veya artmaması için gerekli önlemleri aldığının (kask, dizlik, koruyucu elbise vb.) davacı yanca ispat edilemediğini, otopsi raporunda müteveffanın ölüm sebebinin kafa tramvası olarak belirtildiğini, bu hususun da müteveffanın kask takmadığının göstergesi olduğunu, ayrıca kaza tespit tutanağında müteveffanın ehliyetsiz olduğunun görüldüğünü, bu nedenlerle müterafik kusur indirimine gidilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, 06.11.2014 günü, davacının desteği (eşi) …’ın idaresindeki sigortasız motosiklet ile davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı … İşliyen’in idaresindeki … plakalı aracın karıştığı kaza sonucunda destek …’ın vefat ettiği anlaşılmıştır. Ceza yargılamasının yapıldığı Dargeçit Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/16 Esas 2015/55 Karar sayılı kararı ile sanık … İşliyen tali kusurlu kabul edilerek taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı cezalandırılmasına ve HAGB karar verildiği, kararın itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır. 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi; 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi gereği, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı kanunun 88. maddesi uyarınca bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yine 6098 sayılı TBK’nın 61 ve 62. maddeleri ile müteselsil sorumluluk esaslarına göre birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, TBK’nın 162 ve 163. maddelerine göre borcun tamamından sorumludur. Aynı kanunun 167. maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Somut olayda, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacının açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesini istememesine, kusur durumunun iç ilişkide gözetilecek olmasına göre mahkemece kusur indirimi yapılmaksızın tazminata karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Hesap raporuna yönelik itirazına gelince; Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre davadan önce yapılmış ödeme bulunması halinde, ödeme tarihi itibariyle davacıya yapılan ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödenen miktarın karşılaştırılması ve ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ile yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacı yana yapılan ödemeye, hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/10763 Esas, 2022/4501 Karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince aktüer bilirkişiden alınan kök raporda davalı … Sigorta tarafından ödeme yapıldığı tarih itibarıyla davacının maddi zararının toplam 50.507,02 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından 08.01.2015 tarihinde 12.405,26 TL ödeme yapıldığı, rapor tarihi itibarıyla davacının maddi zararının 67.717,60 TL olduğu tespit edilmiş, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda, davalı … Sigorta AŞ tarafından 08/01/2015 tarihinde yapılan ödemenin güncellenmiş miktarı olan 13.961,27 TL’nin bu miktardan düşülmesinden sonra davacının bakiye zararının (67.717,60 TL-13.961,27) 53.756,33 TL olduğu tespit edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunun davalı … Sigorta AŞ vekiline 17.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği halde davalı vekilinin rapora itiraz etmediği anlaşılmakla, HMK’nın 357/1. maddesi gereğince bölge adliye mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlenemeyeceğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları dikkate alınmamıştır. Davalı … Sigorta AŞ tarafından davadan önce 08.01.2015 tarihinde yapılan ödemenin yetersiz olduğu kanaatine varılmakla mahkemece yapılan ödemenin güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi sonucu tazminata karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2020 gün ve 2020/17-111 E. 2020/422 K. sayılı ilamında, işletenin ve şoförün ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. Somut olayda, araç sürücüsü desteğin kusuru, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla eldeki davayı açan davacıya yansıtılamayacağından desteğin koruyucu tertibat kullanmaması yada ehliyetsiz olması nedeniyle müterafik kusuru davacıya karşı ileri sürülemeyecektir. Bu yöne ilişkin davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı Güvence Hesabı vekili ve davalı Türkiye Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 3.672,09 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.836,04‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 1.836,05‬ TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023