Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1915 E. 2022/1717 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1915
KARAR NO: 2022/1717
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2019
NUMARASI: 2014/376 Esas – 2019/366 Karar
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı)
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; İİK’nın 277. ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; dava konusu taşınmazın davalı 3. kişiye satışından sonra 3. kişi lehine taşınmaza konulan ipoteğin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında paraya çevrilmesi sonucu ipotek bedelinin ve satış masraflarının tenzilinden sonra 54.341,26-TL üzerinden davanın kabulüne, dava konusu İstanbul ili Silivri ilçesi, … köyü, … parsel sayılı taşınmazın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan cebri satışı sonucu ödenen ipotek bedeli ve icra masraflarından sonra kalan 57.341,26 TL’nin davacının Bakırköy … İcra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki alacağına mahsuben davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tasarruf konusu taşınmazın, davalı … AŞ tarafından, dava dışı … AŞ lehine 13/01/2010 tarihinde tesis edilen ipotek dolayısıyla cebri icrada satışa çıkarıldığını ve dava dışı 3. kişi … tarafından 27/03/2014 tarihinde satın alındığını, ihaleden satın alan bu kişinin iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, bu nedenle, taşınmazın cebri icradan satışından elde edilen tüm paranın müvekkiline verilmesi gerekirken, satıştan elde edilen paradan, ipotek sahibinin alacağı ödendikten sonra kalan 54.341,26 TL’nin emanete alınarak, bu miktar üzerinden davalarının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalılar yanında feri müdahil vekili tarafından, işbu dosyada taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haczin kaldırılması talebinde bulunulması üzerine, Mahkemece davadan el çekildiği gerekçesiyle, 19/07/2019 tarihli ek karar ile müdahil vekilinin bu talebinin reddine karar verilmiştir. Feri müdahil vekili, 19/07/2019 tarihli ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi:İİK’nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya, alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması, davanın iptali istenen tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK’nın 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK’nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK’nın 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Ayrıca, İİK’nın 282. maddesi gereğince iptal davaları, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan her ikisinin de davada taraf olarak gösterilmesi zorunludur. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler, ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda tazminata hükmedilmiştir. Tasarruf konusu taşınmazın, dava dışı ipotek alacaklısı tarafından cebri icra yoluyla satılması, dosyaya gelen satış parasından dava dışı ipotek alacaklısının alacağı ödendikten sonra kalan miktar yönünden davacı lehine tazminata hükmedilmesinde usule ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmemiştir. B-Feri müdahil … vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Yukarıda da belirtildiği üzere tasarruf konusu taşınmazın cebri icra yoluyla satışı sonucunda, taşınmaz müdahil … tarafından satın alınmıştır. Eldeki tasarrufun iptali davasında da tazminata hükmedilmiştir. Bu durumda, taşınmaz üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, müdahil vekilinin ek karara yönelik istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-1-Davacı vekilinin esas karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. Maddesi gereğince esastan reddine, 2-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulurken yatırılan 979,24 TL harçtan Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla, fazladan alınan 898,54‬ TL harcın davacıya iadesine, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B-1-Müdahil vekilinin, 19/07/2019 tarihli ek karara karşı istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ek kararın düzeltilerek yeniden karar verilmesi amacıyla kaldırılmasına,2-İşbu davada tasarrufun konusu olan taşınmaz yönünden 11/01/2012 tarihli tensip tutanağının 12 numaralı ara kararıyla verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına, 3-İlgili tapu müdürlüğüne yazı yazılmasına, 4-Müdahil vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 6-Müdahil vekili lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,C-Artan gider avanslarının bulunması halinde yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/10/2022