Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1913 E. 2022/1790 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2020/1913
Karar No: 2022/1790
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 05/11/2019
Numarası: 2014/2256 (E) – 2019/1191 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve manevi tazminat
Karar Tarihi: 25/10/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul Anadolu 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/256 (E) sayılı asıl davasında: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan davacı …’ın 8/1/2013 günü yolculuk yaptığı davalılardan … Ticaret Limited Şirketine ait davalı sürücü …’ün yönetimindeki davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı yolcu minibüsünün, davalı …’e ait davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki … plakalı otomobil ile çarpışması sonucu kalça, bel ve kaburga kemiklerinin kırılması suretiyle ağır biçimde yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 25.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya …’ın kendi kusuruyla neden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde. toplanmasını istediği kanıtları açıklamak suretiyle davanın reddini istemiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde, toplanmasını istediği kanıtları belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen İstanbul 18’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1193 (E) sayılı davasında: Davacı vekili dilekçesinde, maddi olayı asıl dava dosyasındaki gibi anlatarak belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı işleten … Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı minibüsün Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesini düzenleyen davalı … AŞ’den (eski unvanı … Sigorta AŞ) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur. Birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1760 (E) sayılı davasında: Davacı vekili dilekçesinde, maddi olayı asıl dava dosyasındaki gibi anlatarak belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı işleten … Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait … plakalı minibüsün Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde, poliçe teminatının biletli yolcu için geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, İstanbul Anadolu 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/2256 (E) sayılı asıl davasında konusuz kalan maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 7.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’a verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda kendisine yüklenecek kusur bulunmadığını, asıl kusurlu olan adına kayıtlı araç sürücüsü … olduğunu, bu nedenle aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, manevi tazminata hükmedilse bile kusur oranıyla sorumlu tutulması gerektiğini, hükmolunan manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açacak biçimde çok yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda kusuru bulunmayan müvekkilleri aleyhine manevi tazminata hükmolunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl kusurlu olanın … ve … olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının da çok yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; haklılığı ortaya çıkmış olan müvekkili aleyhine, davanın açılmasına neden olan davalılar yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 331’inci maddesine aykırı olduğunu, %12 oranında malul kalan, 1 yıl koltuk değneği kullanan vücudundaki vida ve titanyum çivi ile ömrünün sonuna kadar sağ tarafına yatamayacak, futbol oynayamayacak, koşamayacak ve ağır bir şey kaldıramayacak olan müvekkili için hükmolunan manevi tazminatın hakkaniyete ve vicdana aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nin 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu (ATK) İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 16/12/2017 tarihli raporunda, yönetimindeki otomobille çift çizgiyle bölünmüş devlet karayolunda karlı zeminde seyir halinde bulunan davalı sürücü …’ün hızını yol ve zemin koşullarına göre ayarlamadığı, sisli havada müteyakkız seyretmediği, karşı yönden gelerek hatalı biçimde “U” dönüşü yaparak seyir yoluna giren araca çarptığı gerekçesiyle kazanın oluşumunda %25 oranında tali, davalı sürücü …’ın ise yönetimindeki otomobil ile meskun mahal dışı bölünmüş devlet karayolunda kurallara aykırı biçimde “U” dönüşü yaparak kazının oluşumuna neden olduğu gerekçesiyle %75 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiş; ATK 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 2/5/2016 tarihli raporunda ise davacı …’ın, 8/1/2013 günü geçirdiği trafik kazası nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre meslekte kazanma gücünün %12,1 oranında kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin ise olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiş; eldeki davayı davacının trafik kazasından kaynaklanan yaralanması nedeniyle uğradığı bedensel zarar tazminatının giderilmesi amacıyla açan davacı vekili, 31/10/2017 tarihli duruşmada davaya konu maddi tazminatın yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile birlikte davalılar … Sigorta AŞ, … Sigorta AŞ ve … Sigorta AŞ tarafından ödendiğini, sulh olduklarından maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığını beyan etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 85’inci maddesinin 1’inci ve son fıkraları uyarınca, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olan davalı işletenler … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinin, aynı Kanunun 88’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, davacının uğradığı manevi zarardan müteselsil sorumlu tutulmalarında isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nin 331’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Somut uyuşmazlık, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; kusurun olmadığı trafik kazasından kaynaklanan yaralanması nedeniyle uğradığı bedensel zararın tazmin edilmesi için eldeki davayı açan davacının, yukarıda açıklanan kusur raporu ile yaralanmasına ilişkin rapor karşısında davayı açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumuna göre davacının maddi tazminat davası yönünden yargılama gideri niteliğindeki vekâlet ücretinden sorumlu tutulması isabetsizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı TürkMedeni Kanununun 4’üncü maddesinde belirtildiği gibi hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın az olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalılar … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili ile davalı …’in yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,
B-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: I-İstanbul Anadolu 5’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/256 (E) sayılı asıl davasında:1-Davacının konusuz kalan maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacının manevi tazminat davasının kabulüne, 25.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 8/1/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’a verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.707,75‬ TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcı 512,35 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.195,4‬0 TL karar ve ilam harcının …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 4-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’a verilmesine, 5-Konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen, maddi tazminat davası yönünden davalılar yararına vekâlet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 6-Karar ve ilam harcı olarak peşin yatırılan 512,35 TL’nin davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’a verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen 25,20 TL başvurma harcı, 822,60 TL tebligat ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.378,00 TL yargılama giderinin davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’a verilmesine, 8-Davacı … Sigorta AŞ tarafından sarf edilen 50,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 9-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, II-Birleşen İstanbul 18’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1193 (E) sayılı davasında: 1-Davacının konusuz kalan maddi tazminat talebi yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 25,20 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 13,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekâlet ücreti talebi bulunmadığından davalı lehine vekâlet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 6-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, III-Birleşen İstanbul Anadolu 3’üncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1760 (E) sayılı davasında:1-Davacının konusuz kalan maddi tazminat talebi yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 25,20 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 13,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekâlet ücreti talebi bulunmadığından davalı lehine vekâlet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 6-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 341,55‬ TL nispi karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda bulunan davalılardan peşin alınan toplam 512,35 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.195,4‬0 TL karar ve ilam harcının, davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına,3-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 174,60 TL, istinaf başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 323,2‬ TL yargılama giderinin, davalılar …, …, … ve … Sanayi Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’a verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/10/2022