Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1886 E. 2022/1915 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1886
KARAR NO: 2022/1915
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2018/659 Esas – 2019/1509 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; ticari kasko poliçesi kapsamında, araç hasar tazminatı istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince; “Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı … şirketince, kasko sigortası ile sigortalanan araçta, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz, karşı araç sürücüsünün ise %100 kusurlu hareketi ile oluşan zarardan dolayı, hasar gören aracın ticari bir araç olması da dikkate alınarak, temlik alınan araçtaki onarım bedelinin, temerrüd tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte oluşan zarardan, davalı kasko sigorta şirketinin tazmin yükümlülüğünün olacağı sonucuna varılmış, karşı tarafa bilgi ya da haber verilmeksizin tek taraflı irade ile eksper atanmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı gibi KTK 97, Sigorta Eksperleri Yönetmeliğinin 4/1, 4/2, 7/1 ve 7/2 . Maddelerine aykırılık oluşturacağı ve dahi ekspere başvurmanın, trafik kazası sonucunda oluşan onarım bedeli ve hasar kaybı gibi belirsiz alacak davasına konu olabilecek bu davalarda, Yasal ve zorunlu bir gider olmadığı dikkate alınarak davacının davasının kısmen kabulüne” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davanın kısmen kabulüne,2-Davaya konu olan trafik kazası sebebiyle, 9.328,57-TL onarım bedelinin, davalı … şirketinin temerrüde düştüğü 14.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden poliçe limitleri dahilinde alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya dair taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hasarın teminat kapsamı dışında olduğuna dair savunmalarının Mahkemece hiç değerlendirilmediğini, kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, HMK’nın 297. maddesine aykırı davranıldığını, müvekkilinin onayı alınmaksızın haricen yapılan onarımların, taraflar arasında akdedilen sigorta poliçesinin anlaşmalı servisler klozu gereğince teminat kapsamı dışında olduğunu, TTK’nın 1449/1. maddesi gereğince sigortalı, hasar sonrası yükümlülüklerini ihlal ettiğinden, sözleşmeden doğan haklarını zayi ettiğini, TTK’nın 1447/1. maddesine aykırı davrandığını, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın “Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri” başlıklı B.1 maddesine göre, sigortalının, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 5 iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmadığını, kazadan yaklaşık 2 ay geçtikten sonra bildirimde bulunduğunu, müvekkili Sigorta Şirketi tarafından görevlendirilen ekspere gerekli bilgi ve belgeleri vermediğini, inceleme yapılmasının engellendiğini; her durumda davacı lehine hükmedilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, sigorta poliçesindeki “Servis Muafiyet Uygulamaları” başlıklı kloz gereğince, anlaşmalı servis dışında onarım yapıldığı için tazminattan %20 muafiyet indirimi yapılması gerektiğini, bu yöndeki itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: TTK’nın “Riziko gerçekleştiğinde” başlıklı 1446. maddesinde, ” (1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. (2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. (3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.”, “Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü” başlıklı 1447. Maddesinde ise; “(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür. (2) Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemelere paralel olarak Kasko Sigortası Genel Şartları’nın ” Hasar ve Tazminat: Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri” başlıklı B.1. Maddesinde; “Sigortalı ve/veya sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesi halinde aşağıdaki hususları yerine getirmekle yükümlüdür. 1.1.Rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmak, 1.2.Sigortalı değilmişcesine gerekli kurtarma ve koruma önlemlerini almak ve bu amaçla sigortacı tarafından verilen talimata elinden geldiği kadar uymak, 1.3.Aracın çalınması halinde, durumu öğrenir öğrenmez derhal yetkili makamlara bildirimde bulunmak, 1.4.Zorunlu haller dışında, rizikonun gerçekleştiği yer veya şeylerde bir değişiklik yapmamak, 1.5.Sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarıyla delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı, sigortalı ve sigorta ettiren için sağlanması mümkün gerekli bilgi ve belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermek, 1.6.Tazminat yükümlülüğü ve miktarı ile rücu haklarının saptanması için sigortacının veya yetkili kıldığı temsilcilerinin sigorta kapsamında yer alan şeylerde ve bunlarla ilgili belgeler üzerinde yapacakları araştırma ve incelemelere izin vermek, 1.7.Üçüncü kişilerin haksız veya kusurlu fiili sonucu meydana gelen kazalar varsa tanıkların kimlikleri ile adreslerini en yakın yetkili makama bildirmek ve mümkün olan hallerde bir görgü tutanağı sağlamak.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıdaki düzenlemeler çerçevesinde dosyanın yapılan incelemesinde; dava konusu trafik kazasının 09/05/2018 tarihinde gerçekleştiği, davalı …’ne ise 02/06/2018’de başvurulduğu; hasar dosyasındaki kasko ekspertiz raporuna göre, kasko sigortacısı davalı tarafından görevlendirilen ekspere gerekli bilgi ve belgelerin davacı tarafça verilmediği, bu nedenle, tespitin yapılamadığı anlaşılmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde, bu hususları ve yukarıda alıntılanan yasal düzenlemeleri ileri sürerek, davacının tazminat talebinin teminat dışı olduğunu belirtmiştir. Ancak, Mahkemece, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve davalı tarafça ileri sürülen itirazlar konusunda gerekli araştırma yapılmadığı gibi herhangi bir değerlendirmede de bulunulmamıştır. Bir başka deyişle, eksik inceleme soncunda hüküm verilmiştir. Bu nedenle, davalı vekilinin, istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmüştür. O halde, Mahkemece, yukarıda alıntılanan yasal düzenlemeler dikkate alınarak tarafların delillerinin toplanması, iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda yeniden nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nin 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektubunun davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2022