Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1861 E. 2022/2327 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1861
KARAR NO: 2022/2327
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2017/1081 (E) – 2020/230 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan trafik sigortacısına karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, sübut bulan davanın kısmen kabulü ile davacı … için 38.768,89 TL, davacı … için 24.261,84 TL olmak üzere toplam 63.030,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/08/2017 tarihinden itibaren değişebilir oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, trafik kazalarından dolayı haksız fiilden kaynaklanan tazminatlarda, davadan önce ödenen bedelin, yasal faiz güncellemesi yapılmaksızın, kaza tarihindeki poliçe limitinden indirilmek suretiyle bakiye poliçe limitinin tespiti gerekirken aksine yapılan uygulamanın doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinafa konu uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesinde davacılara yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin, limit aşımı nedeniyle, mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay ilke kararlarına göre dava öncesinde yapılan ödemelerin, yargılama aşamasında yapılan ödemelerin aksine, hesaplanan tazminattan güncellenmiş değerlerinin mahsup edilmesi gerekmektedir. Davacılar için hesaplanan zararın poliçe limitini aşıp aşmamasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, her halükarda dava öncesinde yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin hesaplanan zarardan düşülmesi gerekmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, davacılar vekilinin ibraz etmiş olduğu Yargıtay ilamına konu mahkeme kararında yapılan uygulamada olduğu gibi, davadan önce yapılan ödemelerin güncellenerek, güncellenmiş bu toplam tutarın, poliçe limitinden düşülmemesi gerekmektedir. Somut olayda ise, hükme esas alınan 17/02/2020 tarihli raporda, davacılar için hesaplanan toplam tazminat tutarının, poliçe limitini aşması nedeniyle, garame hesabı yapıldıktan sonra, davacıların müstahak oldukları tazminat miktarları bulunup, bu miktarlardan, dava öncesinde yapılan ödemelerin güncellenmiş değerleri mahsup edilerek hesaplama yapılmış olup; emsalen sunulan Yargıtay ilamına konu olaydaki gibi bir mahsup işlemi yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemenin, dava öncesinde yapılan ödemelerin mahsubuna ilişkin kabul ve uygulamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı bakımından kabul ve reddedilen miktarlar (davacılar bakımından reddedilen toplam miktar 6.734,57 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2022