Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1856 E. 2022/1560 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1856
KARAR NO: 2022/1560
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2015/776 Esas – 2019/1210 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat ( Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53. 54. ve 56. maddeleri kapsamında, ölümlü – yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince; “Kaza ile ilgili ayrıca davalımız olan sürücü ceza yargılaması yönünden de hakkında dava açılmış olup; İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/244 Esas sayılı dosyası üzerinden hakkında bozma ilamına uyulmak suretiyle beraat kararı verilmiştir. Bu mahkemede evveli 2014/336 Esas – 2015/45 sayılı dosyada, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu kanısı ile davalımız olan sürücü … hakkında mahkumiyet kararı verilmişse de; şahıs bilirkişiden alınan rapora rağmen Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 09/04/2018 tarihli ve 2016/8530 Esas – 2018/4090 Karar sayılı hükmünde “kazanın meydana geldiği yer itibariyle kusur durumunun kuşkuya yer bırakmayacak açık bir şekilde belirlenmesi yönünden hükmün bozulduğu; bunun üzerine ceza mahkemesi tarafından dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderildiği; ATK Trafik İhtisas Dairesinin 04/09/2018 tarihli raporunda, trafik kazasının meskun mahal dışında ve TEM bağlantı yolunda meydana geldiği; bariyerlerle ayrılmış yaya geçişine yasaklı yerde karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı … ve kazada ölen annesi …’a çarpmakta davalı sürücünün kusursuz olduğu; tüm kusurun kazada ölen ve yaralanan anne – kızda olduğu tespit edilmiş; mahkemece bunun üzerine beraat kararı verilmiş; beraat kararı kesinleşmiştir. Ceza mahkemesinde verilen ilk karar bozulmadan önce mahkememizce de trafik – makina mühendisi …’dan rapor alınmış olup, mahkememize görevlendirilen bilirkişi ceza dosyasına uyumlu olarak davalı sürücünün %25, yaralanan ve ölen yayaların ise %75 kusurlu olduğunu tespit etmiştir. Bu rapor ile ceza dosyasındaki sonuç çelişince mahkememizce dosya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş olup; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin 04/09/2019 tarihli raporu ile sürücünün kusurlu olmadığı, kusurun ölen ve yaralanan yayalarda olduğu tespit edilmiştir. Hem oluşan bu durum hem de kesinleşen ceza mahkemesi kararına nazaran artık davalı sürücünün kusurlu sayılamayacağı kaldı, ki, kazanın TEM otoyolunda meydana geldiği, kesinlikle yayaya kapalı ve bariyer ile ayrılan bu yola; davacı … ve annesinin bariyerleri bir şekilde aşarak girip, yola çıkmaları nedeniyle meydana gelmesi sebebiyle; davalı sürücünün kusurlu sayılamayacağı mahkememizce de değerlendirilmiş, bu kanaat ile kusurlu olmayan davalı sürücünün eyleminden dolayı hem sürücünün hem de zorunlu sigorta olan davalı … şirketinin tazmini sorumluluğunun doğmadığı kabul edilerek davanın reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin, itiraz doğurmaya elverişli Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin 04/09/2019 tarihli raporunu esas alarak hüküm kurduğunu, raporda, yol hakkı kendinde olan davalı sürücünün, tali kusurunun olup olmadığının irdelenmediğini, Yerel Mahkemenin, ceza mahkemesi kararıyla bağlı olamayacağını, ceza mahkemesi kararıyla bağlı kalınarak davalı sürücünün kusursuz olduğunu tespit edilmiş olmasının Yargıtay kararlarıyla çeliştiğini, dosyada mübrez raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:Dosya kapsamından; 19/02/2014 tarihinde, davalı … AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı aracın, bariyerlerle yaya geçişine yasaklı meskun dışı mahallindeki TEM bağlantı yolunda seyir halindeyken, davacı … ile annesi …’ın karşıdan karşıya geçmek için yola girdikleri esnada, aracın kendilerine çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği; bu şekilde gerçekleşen kaza neticesinde, davacı …’ın yaralandığı, davacıların yakını (davacılar … ile …’ın annesi ve davacı …’ın eşi) …’ın vefat ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 04/09/2018 tarihli raporunda; dosyadaki trafik kazası tespit tutanağı, kaza sonrasındaki görüntü, fotoğraf, CD ve DVD’nin incelendiği, dosyadaki diğer raporların tartışıldığı ve neticede kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’nın kusursuz, yayalar … ile …’ın tamamen kusurlu oldukları mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca, davaya konu olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı, İstanbul Anadolu 6. Ceza Mahkemesinin 26/10/2018 tarih, 2018/244 Esas – 2018/502 Karar sayılı kararıyla davalı sürücü …’nın kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle beratine karar verildiği ve kararın temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 24/06/2019 tarih, 2019/880 Esas – 2019/7634 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği tespit edilmiştir. Bir başka deyişle, olayın oluşuna ilişkin maddi olgu ceza mahkemesi kararıyla kesinleşmiştir. Bu durumda, kazanın meydana gelmesinde kusursuz olan davalı sürücü ve aracın ZMS sigortacısı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasa açısından herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/09/2022