Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1852 E. 2022/1996 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1852
KARAR NO: 2022/1996
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2014/1464 (E) – 2019/951 (K)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen yukarıda ve tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan müvekkillerinin sürücüsü ve işleteni oldukları … plakalı aracın dava dışı … yönetimindeki … plakalı araç ile çarpışması neticesinde 03/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, davalı … şirketince zarar gören 3. kişilere ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla müvekkilleri hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatmış olduğu icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, kazadan sonra sürücü değişikliğine gidildiğini, zira, dosyada mübrez kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün, kazadan sonra tutanak tutulmadan ve alkol raporu aldırmadan olay yerini terk ettiğini, dolayısıyla müvekkil şirketin, trafik sigortası genel şartlarına aykırı davranan davacılara rücu etme hakkının bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, aynı kazaya ilişkin kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklı taraflar arasında görülen davanın kabulle sonuçlanarak kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibinden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili; karara gerekçe yapılan kasko sözleşmesinden kaynaklanan davada, hasarın teminat kapsamında olup olmadığına dair bir inceleme yapılmadığını, davaya konu trafik kazasında ifadesi alınan tüm şahısların alkol raporları ile hastane evrakı celp edilip tutanak mümzileri huzurda dinlenildikten sonra bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, kaldı ki sözü geçen dava dosyasında dinlenen tutanak mümzilerinin ifadelerine göre kazadan sonra sürücü değişikliği yapıldığının ve gerçek sürücünün aşırı derecede alkollü olduğunun sabit olduğunu, müvekkili şirketin trafik sigortası genel şartlarına aykırı davranan sigortalısına rücu hakkının doğduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Eldeki dava, trafik sigortasına dayalı olarak üçüncü kişilere ödeme yapan davalı … şirketinin, sigortalı araç sürücüsünün alkol raporu aldırmadan ve kaza tespit tutanağı düzenlenmeden olay yerini terk etmesi nedeniyle, trafik sigortası genel şartlarına aykırı davranıldığından bahisle, rücu hakkının doğduğu iddiasıyla üçüncü kişilere yapmış olduğu ödemenin rücuen tahsili amacıyla, davacı sigortalı ve araç sürücüsü gözüken diğer davacı hakkında başlattığı icra takibinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. 03/06/2012 tarihinde gerçekleşen kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan trafik sigortası genel şartlarında alkollü araç kullanmak ve ehliyetsizlik hali rücu sebebi olarak düzenlenmiş ise de salt olay yerinin terk edilmesi rücu sebebi olarak kabul edilmemiştir. Ancak, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2011/9220 Esas – 2012/2906 Karar sayılı kararında ve benzer nitelikteki kararlarında, ZMSS Genel Şartları ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmemesi veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususun, riziko teminatı içinde kalmış gibi ihbar edilmesi halinde bu durumun rücu sebebi teşkil edeceği kabul edilmektedir.Somut olayda, sigortalı aracın aynı zamanda kasko sigortacısı da olan davalı … şirketi ile davacı arasında İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/542 Esas – 2016/321 Karar sayılı dosyasında görülen kasko sözleşmesinden kaynaklanan hasar tazminatı davasında, davalı … şirketi, aynı yönde, rizikonun teminat dışında olduğunu savunmuştur. Mahkemece, istinaf itirazına konu edilen kişiler de dinlenilmek ve diğer deliller toplanmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilerek 100.000 TL sigorta tazminatının eldeki davanın davalısından tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından “kazaya karışan ve müvekkili şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan araç sürücüsünün kazadan sonra tatmin edici bir açıklama yapmadan olay yerinden uzaklaştığı, hasar dosyası ve temin edilen belgeler üzerinden yapılan inceleme sonucu hasarın teminat kapsamı dışında olduğu, rizikonun iyi niyet kuralları çerçevesinde ihbar edilmediği” şeklinde itirazlar ileri sürülerek temyiz başvurusunda bulunmuş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 2016/13769 Esas – 2019/7204 Karar sayılı kararla bu itirazların reddine karar verilerek sözü geçen kararın onanmasına karar verilmiştir. Bu durumda, eldeki davada da dayanılan delillerin tartışıldığı kasko sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasının kabul ile sonuçlanarak kesinleşmiş olmasının, rizikonun teminat kapsamında kaldığına dair kesin delil teşkil etmesi, davalı tarafın da bunun aksine aynı güçte eş değer delillerle ispat ortaya koyamaması karşısında yazılı şekilde karar verilmesinde dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 1.077,87 TL istinaf karar harcından peşin alınan 269,50 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 808,37‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (15.779,16 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2022