Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1848 E. 2021/183 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1848
KARAR NO: 2021/183
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2018/285 Esas – 2019/1215 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı bulunan müvekkiline ait … plakalı aracın 28/07/2017 tarihli dolu yağışında ciddi hasar gördüğünü, zararın giderilmesi için, davalının anlaşmalı olduğu servise müvekkili tarafından başvurulduğunu ve akabinde eksper tarafından, 17/08/2017 tarih ve … sigorta dosya numarası ile yapılan inceleme neticesinde araçtaki zararın giderilmesi için 18.283,23 TL bakiye çıktığını ve bu işlemlerin müvekkili tarafından onaylandığını; ancak davalı tarafından 07.09.2017 tarihinde 2. kez eksper incelemesi yaptırıldığını ve …/ tavan ve …/sol yan sac panel olmak üzere 6.615,01 TL tutarındaki zaruri parça değişiminin karşılanmayacağı ve bakiyenin 10.477,52 TL olduğunun belirtildiğini, davalı şirket tarafından 2. kez yaptırılan eksper incelemesinin kendileri tarafından kabulünün mümkün olmadığını ve davalı tarafın kötü niyetli olduğunu; davalı tarafın, hiçbir haklı gerekçeye dayanmaksızın KDV hariç 7.547,36 TL ödemeyi 28/09/2017 tarihli yazı ile kabul ettiğini bildirdiğini, davalının 28/09/2017 tarihli yazısına cevaben, kendileri tarafından ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin ise 10/10/2017 tarihli yazısı ile kasko sözleşmesini feshettiğini bildirdiğini, davalı şirketin fesih işleminin haksız olduğunu, fesih bildiriminden sonra davalı tarafça müvekkiline 7.542,36 TL ödendiğini, ancak Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/187 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan delil tespiti sonucunda alınan bilirkişi raporuna göre müvekkiline ait araçta oluşan hasar bedelinin 18.798,80 TL ve araçtan mahrum kalınan zararın 4.900,00 TL olarak tespit edildiğini; zararın tahsili amacıyla davalı … aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, ancak davalının haksız bir şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek, davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, müvekkilinin hesabına ödenen 7.547,36 TL’nin düşümü yapılarak 16.151,44 TL ve işlemin faiz miktarları yönünden takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı aracın müvekkili nezdinde olay tarihi itibariyle kasko poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, 28/07/2017 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle müvekkili şirket tarafından davacıya 7.547,36 TL ödenmiş olmasına rağmen davacının, 16.151,44 TL hasar ve araç kiralama bedelini müvekkilinden talep etmesinin haksız olduğunu, poliçe teminatı kapsamında davacının tüm zararının karşılandığını, huzurdaki davaya konu olay bakımından davalı tarafça hasar bildirimi yapılması üzerine hasar dosyasının açıldığını ve ön ekspertiz raporu alındığını, ön ekspertiz raporunda 13.147,66 TL hasar tespit edildiğini, ancak davacı tarafın, araç tavan sacı ve sol yan panel sacı onarımını kabul etmediğini ve değişim talep ettiğini, bunun üzerine davacının aracının bulunduğu … adlı servis tarafından, parça ve onarım bedeline ilişkin ekspertiz dökümünün istenildiğini ve 07/09/2017 tarihli rapor ile KDV dahil 10.477,52 TL parça-onarım-işçilik bedeli bildirildiğini, bu aşamadan sonra 25/09/2017 tarihinde davacı tarafça müvekkili şirketin, müşteri ilişkileri yönetimi sistemine mail yolu ile şikayet başvurusu yapıldığını ve aracın pert-total kabul edilerek yeni araç ile değişiminin talep edildiğini, bu başvuru sonrasında 27/09/2017 tarihinde kati ekspertiz raporu alınmak üzere, ekspertiz incelemesi yapıldığını ve rapor alındığını, bu rapor neticesinde davacı tarafa, ekspertiz raporunda belirtilen 7.542,36 TL’nin ödendiğini, davacı tarafın talep ettiği, ikame araç kiralama iddiasının, süre ve değer bakımından ispata muhtaç olduğunu ve bu değerin, kasko poliçesi kapsamında teminat altına alınmış bir değer olmadığını, davacının, araçtan mahrum kaldığını iddia ettiği 28/07/2017 ile 18/10/2017 tarihleri arasındaki 49 gün karşılığı için talep ettiği 4.900,00 TL’nin poliçe ile teminat altına alınmış bir değer olmadığını, dolayısıyla müvekkili hakkında yapılan icra takibinin haksız olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporları içeriklerine göre; davacıya ait … plakalı aracın davalı … şirketine … poliçe numarası ile Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı olduğu, aracın dolu yağışı nedeniyle hasar gördüğü, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan bilirkişi incelemesi ile uyumlu olan 12/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun (her iki raporun birbirini teyit edici nitelikte olması nedeniyle) hüküm kurmaya yeterli olduğu, davacının aracında meydana gelen gerçek hasar miktarının 18.257,95 TL olduğu ve araçta oluşan hasarın sigorta poliçesi kapsamında olduğu anlaşılmakla, davalı … tarafından 28/11/2017 tarihinde yapılan 7.547,36TL’lik ödemenin mahsubundan sonra, davalının 10.710,59 TL hasar bedeline yönelik talebinin kabulüne ile davalının itirazının iptaline karar karar verilmiştir. Davacı her ne kadar mahrum kalınan kar bedeli talebinde bulunmuş ve sigorta uzmanı bilirkişi tarafından sunulan raporda 2 günlük kazanç kaybının davacı tarafından talep edilebileceği yönünde rapor sunulmuş ise de, dosyaya sunulu kasko poliçesinin incelenmesinde aracın kullanılmamasından dolayı uğranılan kazanç kayıplarının teminata dahil edilmediği anlaşılmakla, davacının mahrum kalınan kara ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, icra takibine konu alacağın likit olmaması, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, 10.710,59 asıl alacağa (hasar bedeli) yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamındaki her üç raporda da müvekkili lehine kazanç kaybına hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiğini ve tüm raporlarda günlük kazanç kaybının 100,00 TL olarak tespit edildiğini, bu nedenle ilk raporda belirtilen 49 günlük kazanç kaybı olan 4.900,00 TL’nin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece faiz hususunda karar verilmediğini, davalıya gönderilen 09/10/2019 tarihli ihtarname ile tüm hak ve alacaklarının talep edildiğini ve davalının bu ihtarnameyi 11/10/2017 tarihinde tebliğ aldığını, bu nedenle asıl alacağa bu tarihten itibaren ticari avans faizi işletilmesi gerektiğini, alacak likit olduğundan, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında bulunan bila tarihli bilirkişi raporunda, davalı müvekkili tarafından ödenen 7.547,36 TL’nin hasar bedeli ile uyumlu olduğu tespit edildiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; dosyaya sunulan bilirkişi raporları arasında, özellikle hasar miktarı ve buna dahil edilmesi gerekip gerekmediği tartışmalı olan tavan sacı ve sol yan panel sacı değişimi yahut onarımı konusunda çok ciddi çelişkiler bulunduğunu, 12/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda, “ekspertiz raporunda hasarın 18.257,95 TL olduğu” şeklindeki tespitinin de hatalı olduğunu, davaya cevap dilekçesinde ayrıntısıyla izah edildiği üzere 15/08/2017 tarihli … numaralı ön ekspertiz raporu alındığını ve bu raporda 13.147,66 TL hasar tespit edildiğini, davacı tarafın, araç tavan sacı ve sol yan panel sacı onarımını kabul etmediği ve değişim talep ettiğinin belirtildiğini, dava öncesinde, müvekkili tarafından davacıya ödenen 7.547,36 TL ödemenin güncelleştirilmesi yapılmadan tazminattan indirilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafın limited şirket olduğu dikkate alındığında, hasar bedelinin KDV dahil ödenmesinin, ancak davacı tarafın ödenen bedele ilişkin yansıtma fatura düzenlemesi ile mümkün olabileceğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava ve uyuşmazlık, İİK’nın 67. maddesi kapsamında, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı … nezdinde genişletilmiş kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan davacı şirkete ait aracın, 28/07/2017 tarihinde dolu yağması nedeniyle hasar gördüğü, davacının, dava öncesinde zararının karşılanması amacıyla davalı …’ne başvurduğu, aracın onarım şekli, onarım bedeli konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı, davalı tarafça, dava öncesinde 28/11/2017 tarihinde 7.547,36 TL araç hasar tazminatı ödendiği; davacı tarafça Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 4.900,00 TL ikame araç bedeli ve 103,40 TL işlemiş faiz ile 18.798,80 TL araç hasar tazminatı ve 396,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.198,91 TL üzerinden 04/01/2018 tarihinde icra takibinin yapıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasında davacı tarafça, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, davalı tarafından ödenen 7.547,36 TL’nin düşümü ile (4.900,00+18.798,80-7.547,36) 16.151,44 TL asıl alacak ve işlemiş faiz miktarları yönünden takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edildiği ve Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan 12/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin KDV ve işçilik dahil 18.257,95 TL ve dava konusu olay ile hasar durumunun uyumlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun bu yönüyle yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamı ile Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/187 D.İş sayılı tespit dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporuyla uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli kanısına varılmıştır. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafça 28/11/2017 tarihinde ödenen 7.547,36 TL’lik ödemenin düşümü ile bakiye 10.710,59 TL hasar bedeli yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararda her ne kadar, “dosyaya sunulu kasko poliçesinin incelenmesinde aracın kullanılmamasından dolayı uğranılan kazanç kayıplarının teminata dahil edilmediği anlaşılmakla” şeklindeki gerekçe ile davacının ikame araç bedeli talebinin reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen genişletilmiş kasko sigorta poliçesinde açık bir şekilde “ikame amaçlı kiralık araç klozu”nun bulunduğu ve ikame araç bedelinin teminat altına alındığı, ikame kiralık aracın kullanılma süresinin eksper veya servis yetkilisi tarafından tespit edilen onarım süresi ile sınırlı olduğunun belirtildiği ancak eksper raporunda onarım süresi yedi iş günü olarak öngörülmüş olmakla birlikte, aracın onarımının davalıdan kaynaklanan nedenlerle 49 günü bulduğu, dolayısıyla bu süre için ikame araç tazminatının kabulüne karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş; bir başka deyişle Mahkemece, davacının ikame araç bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Bu minvalde, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/187 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen 16/11/2017 tarihli bilirkişi raporuyla belirlenen ve Dairemizce de makul ve dosya kapsamına uygun bulunan 4.900,00 TL’lik ikame araç bedeli ve işlemiş faiz miktarları yönünden de itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerekmiştir. İtirazın iptaline konu alacak, likit (belirli) olmadığından, bir başka deyişle davalının sorumlu olduğu gerçek zarar miktarının saptanması, yargılama ve ancak bilirkişi incelemesi neticesinde mümkün olduğundan, Mahkemece, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatına hükmolunmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine, B-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davanın kısmen kabulü ile; davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, 10.710,59 asıl alacak (hasar bedeli) ve 4.900,00 TL asıl alacak (ikame araç bedeli) ile işlemiş faiz miktarlarına yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-)Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, 3-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 1.066,35 TL harçtan, peşin alınan 311,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 754,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-)Davacı tarafından yapılan 311,73 TL harcın (peşin harç+başvurma harcı) davalıdan tahsili ile davacıya verilemsine, 5-)Davacı tarafça yapılan 2.042,40 TL yargılama giderinden, kabul (15.610,59 TL/%03,35) ve ret (541,83/%96,65) oranı üzerinden takdiren 1.973,88 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar yönünden, AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar yönünden, AAÜT gereğince 540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 8-)Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
C-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 731,64 TL harçtan peşin alınan 237,4 TL harcın mahsubu ile bakiye 494,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 79,5 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalı üzerinde bırakılmasına, 5-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/02/2021