Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1822 E. 2023/169 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1822
KARAR NO: 2023/169
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2018/435 (E) – 2019/1139 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … şirketine trafik sigortasıyla sigortalı bulunan dava dışı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, bisikletiyle seyir halinde olan davacıya arkadan çarpması neticesinde 06/09/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını belirterek belirsiz alacak davası şeklinde şimdilik 200 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, birbiriyle örtüşen bilirkişi raporları doğrultusunda dava dışı sigortalı araç sürücüsüne izafe edilecek kusur bulunmadığı, kazanın gerçekleşmesinde kusurun tamamının davacı tarafa ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, kazanın tam olarak irdelenmediğini, eksik incelendiğini, olayın oluş şekli göz önüne alındığında geçiş manevralarını doğru yapmayan ve öndeki aracı geçerli mesafeden takip etmeyen sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmemesinin mümkün olmadığını, kazanın gerçekleşmesine ilişkin hava durumu, yol şartları vs. kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, eksik inceleme sonucu oluşturulan bilirkişi raporunun kabul edilemez olduğunu, mahkemece yeniden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 86. maddesinde ise bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Araç işleteni, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Yine aynı yasanın 91. maddesinde, işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasından kaynaklanan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu oldukları düzenlenmiştir. Bunlara göre davalı … şirketinin sorumluluğunun doğabilmesi için kazanın gerçekleşmesinde sigortalı araç sürücüsünün az da olsa kusurunun bulunması şarttır.İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan, talimat yoluyla yapılan keşif neticesi düzenlenen 07/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ve ATK tarafından düzenlenen 10/10/2019 tarihli bilirkişi raporu ve dava dışı araç sürücüsü ile davacı ve olay yerinde bulunan diğer bisiklet sürücüsü …’in ifadeleri kapsamında yapılan değerlendirmede, kazanın, davacının bisikleti ile kırmızı ışıkta geçiş yaptıktan sonra seyrine devam ettiği sırada yeşil ışıkta kalkış yaparak harekete geçen davalıya sigortalı araç sürücüsünün seyrine devam ederek bisikletin yanından geçtiği esnada davacının aniden sola manevra yapması neticesinde çarpışmaları şeklinde meydana geldiği, kazanın oluş şekline göre mahkemenin kusura ilişkin kabul şeklinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kusura ilişkin mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olduğu ve düzenlenen bilirkişi raporlarının hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmektedir.Bu durumda yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/01/2023