Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1818 E. 2022/1433 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1818
KARAR NO: 2022/1433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/07/2018
NUMARASI: 2016/34 (E) – 2018/805 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/07/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı, …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin 17/08/2008 tarihinde çarpışması sonucu meydana gelen kazada, … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve bu yaralanma nedeniyle davalı tarafından müvekkiline kısmi ödeme yapıldığını, ancak gerçek zararının yapılan ödemeden daha fazla olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.500 TL tazminatın davalıdan tahsilini, olay tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesini talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın 02/10/2007- 02/10/2008 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde ZMS poliçesi ile teminat altına alındığını, dava konusu kaza nedeniyle davacıya 03/03/2014 tarihinde 46.574,69 TL ödeme yapıldığını, her durumda hesaplanacak tazminat tutarından müvekkil şirket tarafından yapılan ödemenin güncelleme yapılarak indirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince; davalı tarafından yapılan ödemenin bilirkişilerce belirlenen tazminat tutarından fazla olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, kaza tespit tutanağına göre davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu bulunduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise sigortalı araç sürücüsünün % 30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusur raporuna itirazlarının dikkate alınmadan bu kusur raporuna dayanılarak hesaplama yapıldığını, davalının sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu kabul ederek ödeme yaptığını, davalının hasar dosyasına ve dosya münderecatına göre oluşan kusur tespiti ile mevcut rapora göre yapılan kusur dağılımının çelişkili olduğunu, kusur açısından ATK Trafik İhtisas Dairesinden yada yeni bir bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 17/08/2008 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki… plakalı motosikletin karıştığı kaza sonucu davalıya sigortalı motosiklette yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, mahkemece ATK’dan alınan 15/09/2017 tarihli rapora göre davacının % 10.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.TBK’nın 162-168. maddelerinde düzenlenen müteselsil borçluluk hükümleri gereği davacı tarafın zararının tamamını müteselsil borçlulardan istediğinden talep etme hakkı bulunmaktadır. Kusuruna isabet eden kısımdan daha fazlasını ödeyen müteselsil borçlunun iç ilişkide fazla ödediği kısmı diğer borçluya rücu etme hakkı mevcuttur. Dava dilekçesinde davacının dava konusu kaza sonucunda oluşan zararının giderilmesi talep edilerek dava açılmış, tazminatın davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında davalıdan tahsili talep edilmemiştir. Davalıya sigortalı, dava dışı …’nın idaresindeki … plakalı motosiklette yolcu konumunda olan davacının kazanın oluşumunda her hangi bir kusuru bulunmadığı anlaşılmakla, kusur oranı gözetilmeden davacının davaya konu kaza sonucu yaralanması nedeniyle talep edebileceği tazminatın hesaplanması gerekirken, davalıya sigortalı araç sürücüsü …’ya izafe edilen kusur oranında tazminattan indirim yapılması doğru görülmemiştir. Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 21/03/2018 tarihli dilekçe ekindeki banka dekontuna göre dava açılmadan önce, davalı tarafından davacıya 03/03/2014 tarihinde 46.574,69 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ödeme tarihindeki veriler esas alınarak hesaplanacak tazminat miktarının, davalı tarafından ödenen tazminat miktarına göre yeterli olup olmadığı değerlendirilip, yeterli ise davalı … aleyhine açılacak davanın reddine, yeterli değil ise davalı … şirketinin olay tarihinde geçerli poliçe limitinden ödemenin mahsubu ile kalan kısımdan sınırlı olarak sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/07/2022