Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1775 E. 2022/1240 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1775
KARAR NO: 2022/1240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2016/574 Esas – 2019/56 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (TTK 1472 )
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; trafik kazası nedeniyle kasko sigortacısı olan davacı tarafından, dava dışı sigortalısına ödenen araç hasar tazminatının, TTK’nın 1472. maddesi kapsamında zarar sorumlusu olan davalılardan tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; ” Somut olayda ise dava konusu hasara neden olan kazanın meydana geldiği yer inşaat şantiye sahası olup, yukarıda izah edilen karayolu tanımına girmemektedir. Bu haliyle meydana gelen hasarın davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi kapsamında olmadığı anlaşılmıştır.Yukarıda izah edilen gerekçelerle davalı …’ye karşı açılan davanın kabulü ile; 5.845,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 18/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı yönünden açılan davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği yerin şantiye alanı olduğunu ve karayolundan sürekli olarak araç giriş çıkışının yapıldığını, dolayısıyla şantiye alanının, karayolu olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalı Sigorta Şirketi hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 30/07/2015 tarihinde, Sinop – Boyabat – … Mevkiindeki … Şantiyesinde, davacı Sigorta Şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’nin sürücüsü – maliki olduğu vinç niteliğindeki iş makinasının halatlarının kayması nedeniyle hasarlandığı; davacı kasko sigortacısı tarafından, dava dışı sigortalısına yapılan hasar ödemesinin, TTK’nın 1472. maddesi kapsamında zarar sorumlusu olarak davalılardan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12156 Esas – 2019/7414 Karar sayılı kararında ve benzer nitelikteki kararlarında belirtildiği üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın, mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip, karayolu ile bağlantısı olan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içine girmektedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlığa bakıldığında; davacı nezdinde kasko sigortalı aracın, kazanın gerçekleştiği inşaat sahasına ulaşabilmesi için, mutlak surette inşaat sahasına bağlanan bir yolu kullanması gerektiğine göre; 2918 sayılı Kanun’un uygulanması zorunludur. Bu durumda, hasara yol açan karşı aracın ZMS sigortacısı davalı … Sigorta AŞ.’nin, diğer davalıyla birlikte meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, yukarıda yazıldığı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek, aşağıdaki şekilde davanın esası hakkında yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre:1-Davanın kabulü ile; 5.845 TL maddi tazminatın 18/09/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 399,27 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 99,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 299,45 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.912,15-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı taraflarca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 6-HMK’nın 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan bakiyenin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 54 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30/06/2022