Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1771 E. 2022/1284 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1771
KARAR NO: 2022/1284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2018/757 (E) – 2019/1213 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, 09/06/2018 tarihinde, davalı tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın, sağa dönüş yapmak isterken dikkatsiz davranması sonucu karşı taraftan gelen davacıların desteği olan …’ın sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile çarpışması neticesi meydana gelen çift taraflı trafik kazasında destek şahsının vefat ettiğini belirterek desteğin anne ve babası olan davacılar için şimdilik 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen bilirkişi raporları doğrultusunda dava dışı sigortalı araç sürücüsünün %60, kazada vefat eden motosiklet sürücüsü olan davacılar desteğinin ise %40 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davacı … için 29.282,91 TL, davacı … için de 16.431,20 TL destekten yoksun kalma tazminatı, faiziyle birlikte olacak şekilde hüküm altına alınmıştır. Karara karşı davacılar vekili, mahkemece benimsenen kusur durumunun hatalı olduğunu, müteveffanın tali kusurlu olduğu kabul edilse dahi %40 olarak kusur izafesinin, asli kusurlu olan sigortalı araç sürücüsüyle eşit hale getirdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müteveffaya izafe edilecek kusur oranının yerleşik içtihatlar gereği ancak %5 ile 20 arasında olması gerektiğini, farklı bir bilirkişiden kusur raporu alınmasına ilişkin itirazları dikkate alınmaksızın karar verilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarına göre, dava dışı sigortalı araç sürücüsüne asli kusur, davacıların desteğine ise tali kusur izafe edildiği, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 06/05/2019 tarihli bilirkişi rapor ve ek raporunda ise kusur ayrımı asli ve tali yapıldıktan sonra rakamsal olarak davacıların desteği olan motosiklet sürücüsünün hızlı olmasından ve kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamasından kaynaklı %40, dava dışı davalıya sigortalı araç sürücüsüne ise karşıdan gelen trafiği kontrol etmeden ve gelmekte olan motosiklete ilk geçiş hakkını vermeden manevraya başlayarak karşı şeridi kaplamış olması ve tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanması nedenleriyle %60 oranında kusur izafe edildiği, ek raporda ise motosiklet sürücüsünün hızının en az saatte 54 km olduğu, aşırı süratli olmasından kaynaklı %40 oranında kusur izafesinin uygun görüldüğü, ceza dosyasında düzenlenen 02/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda da kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayan motosiklet sürücüsünün azami 50 km ile gitmesi gereken yerde bunun çok üstünde yaklaşık 70-80 km hızla seyrederek sağ tehlikeli viraja süratli şekilde giriş yaptığından bahisle kusur izafe edildiği, mevcut delil durumuna göre müteveffa motosiklet sürücüsünün kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamak ve aşırı süratli olması nedeniyle birden fazla tali kusur teşkil eden eyleminden kaynaklı-uygulamada genelllikle %25 olarak kabul edilen tali kusur oranında ayrılınarak- kusur izafesi ve mahkemece benimsenen kusur durumunda oluş, usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacılardan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 30/06/2022