Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1764 E. 2022/1674 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1764
KARAR NO: 2022/1674
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2017/1277 (E) – 2020/199 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’ün yönetimindeki seyir halinde bulunduğu davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, dava dışı … AŞ’ye ait … plakalı aracı, seyir halinde bulunduğu yönetimindeki … plakalı aracı yolun sağında durdurarak kendisini dikkatli olması konusunda uyaran müvekkili davacı …’nın üstüne bilerek ve isteyerek sürmek suretiyle çarparak sürükleyip yere düşürdüğünü belirterek belirsiz alacak davası niteliğinde geçici ve sürekli iş gücü kaybı için 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişler; Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla sunduğu 6/1/2020 tarihli dilekçeyle geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle talep ettikleri maddi tazminat tutarını 25.954,68 TL’ye yükseltmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 2.901,44 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 23.053,24 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 25.954,68 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, davalının sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; 26/4/2016 günü yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’nci maddesi uyarınca dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvurulmasına ilişkin dava şartının yerine getirilmediği, yalnızca adli tıp uzmanları tarafından hazırlanan raporun usule aykırı olduğunu, mahkemeye sunulan raporun özürlülük ölçütüne göre değerlendirme içermesi gerekirken yönetmeliğe aykırı değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, sağlık gideri teminatı kapsamında bulunan bakıcı gideri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı diğer giderlerden KTK’nin 98’inci maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğuna ilişkin bilirkişi raporunun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, idari kusurunun yeterince değerlendirilmediğini, temerrüt tarihinin yanlış hesaplandığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi tarafından düzenlenen 1/1/2020 tarihli raporda davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesiyle sigortalı otomobil ile davacının kaza sırasındaki konumları ve sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında; HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.Dava dışı işleten … AŞ’ye ait sürücüsü dava dışı …’ün yönetimindeki davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın 31/8/2017 günü çarparak sürüklediği davacı …’nin, Adli Tıp Kurumu (ATK) 2’nci İhtisas Kurulunun rapor içeriğine göre Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alt ekstremitede %13, tüm vücutta ise %7 oranında engellilik oluşturacak biçimde yaralandığı, iyileşme süresinin kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Dava dosyasına getirtilen hasar dosyası ile davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin incelenmesinde; davacı vekilinin 30/10/2017 tarihli dilekçesine ekli ifade tutanakları, araç ruhsat ve sürücü belgeleri ile Çarşamba Devlet Hastanesinde düzenlenen raporlar ile birlikte ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketine başvurduğunun anlaşılması karşısında KTK’nin 97’nci maddesinde öngörülen dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru koşulunun yerine getirildiği kabul edilmiş; davacının trafik kazası nedeniyle oluşan geçici ve sürekli sakatlık durumunun, 15/7/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci maddesi uyarınca adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmekle görevli olan ATK 2’nci İhtisas Kurulu tarafından olayın meydana geldiği tarih itibarıyla uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca yöntemine uygun biçimde belirlendiği kabul edilmiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 59’uncu maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98’inci maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir.Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun’un 98’inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Yasal düzenlemede herhangi bir ayrıksı düzenleme getirilmediğinden, belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, haksız fiil sorumlusu araç sürücüsü ve işleteni ile ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin sorumluluğu devam etmektedir.Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; dava dışı sürücü …’ün %50 oranında kusuruyla kazaya neden olan otomobilin ZMSS poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ’nin, belgesiz tedavi gideri niteliğindeki geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu devam etmektedir. Diğer yandan, davalı … Sigorta AŞ’nin tazminatı ödeme yükümlülüğünün KTK’nin 99’uncu maddesinin 1’inci fıkrası ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü olduğu, davacının ise vekili aracılığıyla gönderdiği dilekçenin adı geçen davalı sigorta şirketine 31/10/2017 günü ulaştığı, buna göre temerrüt tarihinin 13/11/2017 gününe isabet ettiğinin anlaşılması karşısında, davalı aleyhine hükmolunan tazminata ilk derece mahkemesince 13/11/2017 tarihi itibarıyla yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi yerindedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.772,96 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 443,24 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.329,72 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2022