Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/176 E. 2022/662 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/176
KARAR NO: 2022/662
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2015/426 2019/666
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan, güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tarafların iddia ve savunmaları, yapılan yargılama, toplanan deliller, ATK raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; 20/12/2013 günü sürücü … idaresindeki … plakalı iş makinesi ile Sakarya ili Karasu ilçesi … caddesinden, … caddesine sola dönüş yaparken … caddesinde seyir halinde olan … idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiği, kazada davacının … plakalı araçta yolcu konumunda olduğundan her hangi bir kusurunun bulunmadığı, ATK 3. İhtisas Kurulunun 23/10/2018 tarihli raporuna göre davacının E cetveline göre %20 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, kaza tarihi itibarı ile kazaya karışan iş makinesinin ZMMS’ sinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının ödeyeceği tazminat 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesinin yollamasıyla anılan Kanunun 85. maddesine göre belirlenmektedir. Buna göre; sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar halinde bu zorunluluk …na aittir. Davacının kaza nedeniyle uğramış olduğu kalıcı maluliyet oranı, geçici iş göremezlik dönemine dair hak etmiş olduğu cismani zarar tazminatının aktüer bilirkişi tarafından tarafından yapılan tespitler nazarında (kaza tarihi itibariyle P.M.F. 1931 Yaşam Tablosu uygulaması geçerlidir) ve içeriği itibariyle hükme esas alınabilir nitelikte olduğu değerlendirilen bilirkişi raporu uyarınca; sigortasız araç sürücüsünün kusuru nispetinde ve davacının kaza nedeniyle uğradığı maluliyet kaybı oranında toplam maddi zararının 623.385,29 TL olduğu, ancak kaza tarihi itibarı ile davalı kurumun üst limitinin 250.000 TL olduğu ve kurumun limiti dahilinde sorumlu olduğu, davacıya davalı kurum tarafından dava konusu kaza nedeniyle 09/03/2015 tarihinde 13.787 TL tazminat ödendiği, ödenen tazminatın rapor tarihi itibarı ile güncel değerinin 18.678,93 TL olduğu, buna göre ödenen tazminatın davalı kurumun üst limitinden tenzili sonrası davacının talep edebileceği maddi tazminatın 231.321,07 TL olduğu kanaatine varıldığından işbu tazminatın temmerüt tarihi olan 05/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan iş makinesinin ticari nitelikte olduğundan, dava dilekçesindeki talep ettikleri gibi avans faize hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafiğe çıkış izni bulunmayan paletli iş makinesinin trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmadığı için, meydana gelen zarardan müvekkili kurumun sorumlu olmadığını, kusur durumunun tespit edilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının, mesleği ve aldığı ücreti resmi belgeyle ispat edemediğini, bu nedenle, asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, dosyada bulunan maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ve dava tarihi olması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 20/12/2013 tarihinde, dava dışı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı iş makinesi (hidromek) ile davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacının yaralandığı; işbu davada, davacı tarafça güç kaybı tazminatı talep edildiği; Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 22/12/2021 tarih, 2019/13701 Esas – 2021/9119 Karar sayılı ilamıyla kesinleşen, Karasu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/02/2016 tarih, 2015/386 Esas – 2016/209 Karar sayılı dosyasında alınan ve Mahkemece kabul edilen bilirkişi raporlarına göre, ZMSS poliçesi bulunmayan iş makinesi sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu ve buna dair maddi olgunun kesinleştiği tespit edilmiştir. Bu durumda, ZMSS yaptırma zorunluluğu bulunan ancak kaza anında ZMSS poliçesi bulunmayan iş makinesinin yol açtığı zarardan, davalı …’nın sorumluluğunun bulunduğu sabittir. Bir başka deyişle, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin itirazlarında isabet bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 15/10/2018 tarihli raporunda; davacının, trafik kazası neticesinde %20 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve esas alınması gereken Yönetmelik cetvel ve hükümlerine göre düzenlendiği; engelli sağlık kurulu raporunun dikkate alınması mümkün olmadığından, olayda raporlar arasında herhangi bir çelişkiden söz etme olanağının bulunmadığı kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Yine karara dayanak yapılan 15/02/2015 tarihli aktüerya hesap bilirkişi raporunda; davacının toplam maddi zararının 623.385,29 TL olduğu, 2013 yılı …’nın üst limitinin 250.000 TL olduğu ve …’nın bu limit dahilinde sorumlu olacağı, davacıya 09/03/2015 tarihinde ödenen 13.787 TL’nin, 15/02/2019 rapor tarihi itibariyle güncel değerinin 18.678,98 TL olduğu, bu miktarın …’nın sorumlu olduğu 250.000 TL’lik üst limitten indirilmesi neticesinde, davacının talep edebileceği maddi zararın 231.321,07 TL olacağı; 26/03/2014 başvuru tarihinden sonraki 8 iş günü olan 05/04/2014 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde: raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, resmi maaş bodrolarında belirtilen aylık net gelirin tazminat hesaplamasında dikkate alındığı, tazminat hesaplama yönteminde herhangi bir hatanın bulunmadığı; raporun, dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, denetim ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kanısına varıldığından, aylık gelir, hesaplama raporu ve faiz başlangıç tarihine yönelik itirazları da kabule şayan görülmemiştir. Davacının vekilinin faizin türüne yönelik istinaf başvurusundaki itirazına gelince; ZMSS poliçesi bulunmayan ve kazaya sebebiyet veren iş makinesi ticari bir araç olduğundan, davacının talebi doğrultusunda avans faize hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davcı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, aşağıdaki şekilde esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile,Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1- Davanın kabulü ile, 231.321,07 TL maddi tazminat alacağının temerrüt tarihi olan 05/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 15.801,54 TL nispi karar harcından, peşin alınan 752,70TL’nin (peşin harç + ıslah harcı) mahsubu ile 15.048,84 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 19.829,26 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 784,50 TL harç, 800 TL bilirkişi ücreti ve 315 TL tebligat-tezkere masrafı olmak üzere toplam 1.899,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, C-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 50,50 TL posta ve tebligat gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının dava tahsili ile dava verilmesine,3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 15.801,54 TL harçtan, peşin alınan 3.950,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.851,16‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/04/2022