Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No : 2020/1757
Karar No: 2023/1013
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 06/11/2019
Numarası: 2016/639 (E) 2019/1096 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 22/06/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 10.01.2016 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı, davalılar … ve …’nin işleteni olduğu, davalılardan … adına kayıtlı, … plakalı aracın davacıların yakını (eşi/babası) …’ın yönetimindeki … plakalı ticari taksiye çarpması sonucu …’ın öldüğünü, kazaya sebep olan … plakalı aracın sürücüsünün kaza sonrası olay yerinden yaya olarak kaçtığını, davadan önce … Sigorta AŞ’ye yapılan başvuru sonucu 65.729 TL ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı eş … için şimdilik 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının işletenler yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden 25.01.2016 başvuru tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline; davacılar … ve … için ayrı ayrı 35.000 TL, … için 50.000 TL manevi tazminatın, işletenler yönünde olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde, davadan önce davacı tarafın müvekkili şirkete başvurusu üzerine … varislerine 17.02.2016 tarihinde 65.279 TL’nin ibraname karşılığında ödendiğini, fahiş fark söz konusu olmadığından iptalinin istenemeyeceğini, ilgili kaza nedeniyle hesaplanan tüm tazminatın davacı tarafa ödendiğini ve müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile davacılardan … için 20.000 TL, … için 20.000 TL, davacı eş … için 25.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 10/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, maddi tazminat kaleminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ile … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; araçta bulunan Kazakistan uyruklu …’nın görevlilerce alınan ifadesinde “Sanık ile Aksaray’da bulunan … isimli diskoda tanıştığını kendisi ile 2 saate yakın diskoda oturduğu ve alkol aldıklarını” ikrar ettiğini, ayrıca sabaha karşı 05:07′ de meydana gelen olayda kaza yerinin hemen parelelinin … Caddesi oluşu ve o saatte herhangi bir trafik veya yol engeli olamamasına rağmen alkol çevirmesinden kaçınmak amacı ile paralel yolda seyir halinde olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüm bunlar beraber değerlendirildiğinde sürücünün alkollü olduğunun açıkça anlaşıldığını, buna rağmen sürücü …’in alkollü oluşunun kusur raporunda değerlendirilmediğini, kazanın meydana gelmesinde karşı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu, kusur oranlarının yanlış hesaplanmasının tazminat hesabını da etkilediğini, İstanbul Taksiciler Esnaf Odasından gelir sorulması gerekirken İstanbul Şoförler Esnaf Odasından sorularak çok ciddi bir hata yapıldığını, üstelik adı geçen oda tarafından da bu konuda bilgi sahibi olmamasına rağmen yazı işleri müdürünün görevlendirildiğini, mahkemece haricen bilirkişi atama gerekçesinin ve bilirkişinin bilgilerinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığı’na bildirilmediğini, mahkemece desteğin gelirinin ispatı yönünden dava dilekçesinde ve delil listesinde dayandıkları tanık deliline başvurulmadığını, bilirkişi raporunda herhangi bir dayanak olmaksızın, taksi şoförünün aylık net gelirinin 2.340,00 TL olacağı belirlenmiş ise de ölüm olayının gerçekleştiği tarihte İstanbul il sınırları içerisinde taksi şoförlerinin mal sahiplerine aylık ortalama 12.000,00 TL kira bedeli ödediği göz önüne alındığında desteğin gelirinin hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde tespit edildiğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının ve delil listesinde yer almasına rağmen toplanmasını talep etmiş oldukları deliller toplanmadan karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … ile … vekili esas karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de; Mahkemece istinaf harçlarının yatırılması için adı geçen davalılar vekiline davetiye tebliğ edilmesine rağmen harçlar yatırılmadığından, Mahkemece 11/06/2020 tarihli ek karar ile bu davalıların, istinaf talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ve ek karar e-tebligat ile davalılar vekiline tebliğ edilmiştir. Davalılar … ile … vekilinin ek karara yönelik herhangi bir istinafı bulunmamaktadır. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 10.01.2016 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı, davalı … adına kayıtlı, … plakalı aracın davacıların yakını (eşi/babası) …’ın yönetimindeki … plakalı ticari taksiye çarpması sonucu …’ın vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacı eş … yönünden yetersiz ödeme yapıldığı iddiasıyla destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, diger davacılar yönünden manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı … Sigorta AŞ tarafından davacı hak sahibine davadan önce 17.02.2016 tarihinde 65.729 TL ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 1-Kusura yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; İlk derece mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan ve kaza anı görüntüsünün bulunduğu CD içeriği, trafik kazası tespit tutanağı ile kaza yeri krokileri, beyanlar ve diğer veriler incelenmek suretiyle düzenlenen 21/05/2018 tarihli raporda; … plakalı otomobil sürücüsünün sevk ve idaresindeki araçla meskun mahalde seyri sırasında mahal şartlarına uygun kontrollü ve tedbir alabilecek vaziyette seyrini sürdürmediği, kavşağa yaklaşırken hızını yeterince azaltması gerekirken bu hususa riayet etmediği, kavşaktan geçiş yapan müteveffa sürücü sevk ve idaresindeki araç nedeniyle zamanında etkili fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığı olayda % 50 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki otomobil ile kavşak mahallinde yeterli kontrolü sağlaması, kavşak kollarından gelen vasıtaların seyir durumunu dikkate alması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüz şekilde geçiş yaptığı olayda % 50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16/10/2019 tarih 2017/484 Esas 2019/632 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi’nin 2019/5111 Esas 2020/1267 K. Sayılı kararı ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın 02/06/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporun dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olması göz önüne alındığında mahkemece destek sürücünün %50 ve davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü …’in % 50 kusurlu kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı vekili, karşı araçta bulunan yolcunun karşı araç sürücüsü … ile kaza öncesinde birlikte alkol aldıklarına dair ceza dosyasında beyanı bulunmasına rağmen karşı araç sürücüsünün alkollü oluşunun kusur raporunda değerlendirilmediğini ileri sürmüş ise de karşı araç sürücüsünün alkol ölçümünün yapılmadığı, davacı tarafın bu hususu usulüne uygun delillerle ispat edemediği anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2-Hesap raporuna yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi; Mahkemece hükme esas alınan 25.03.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; desteğin emsallerinin 10.01.2016 tarihinden 07.09.2017 tarihine kadar olan dönemde günlük kazancı 90,00 TL olarak belirlendiğinden haftada (1) gün, ayda (4) gün hafta tatili yapılacağı kabul edilerek 10.01.2016-10.01.2017 tarihleri arasındaki aylık net kazancı 90,00 TL X 26 gün=2.340,00 TL olduğu kabul edilerek belirtilen tarihler arasındaki (1) yıllık işlemiş aktif devre kazançları hesaplanmış, pasif devrede ise AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak davacı eş …’ın desteğin % 50 kusur oranına göre toplam 64.610,30 TL maddi zararı olduğu, 17/02/2016 tarihinde ödenen 65.729 TL’nin rapor tarihine güncellenmiş değerinin 83.962,04 TL olduğu, davacı …’ın maddi zararının fazlasıyla karşılandığı, talep edebileceği maddi zararının kalmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir. Somut olayda, davacı tarafça destek …’ın taksi şoförlüğü yaparak aylık 7.000 TL gelir elde ettiği ileri sürülmüş, bu hususun ispatı için ilgili meslek odalarından görüş alınması talep edilmiş ayrıca tanık deliline dayanılmış, davacının işi ve geliri konusunda herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Mahkemece, Taksiciler Esnaf Odası ve Şoförler Esnaf Odası Başkanlığına yazı yazılarak bir taksi şoförünün elde edebileceği net gelirin sorulduğu, bilirkişi raporunda taksimetre ücret tarifeleri de değerlendirilerek yukarıda belirtilen şekilde hesaplama yapıldığı, bilirkişi raporunun HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği; tazminat hesaplamasının yargısal ilke ve yöntemlere uygun olarak yapıldığı, raporun, dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla bu yönlere ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2023