Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/175 E. 2022/295 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/175
KARAR NO: 2022/295
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2019
NUMARASI: 2016/1229 Esas – 2019/893 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle davalı … şirketine karşı maddi tazminat istemiyle açılan davada mahkemece: “Davanın kısmen kabulü ile, 11.883,38 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 107.686,84 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 119.570,02 TL maddi tazminat alacağın temerrüt tarihi 04/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderildikten sonra davacılar vekili dilekçesiyle; davacı ile sulh olunduğunu ve ekli ibraname uyarınca davacı vekiline ödeme yapıldığını, sulh olunması sebebiyle dava konusu kaldığını, davacı vekili tarafından da davadan feragat edildiğini, bu nedenle feragat nedeniyle davanın reddi ile fazladan hüküm altına alınan harçlar ve diğer yargılama giderleri bakımından feragat nedeniyle maktu harç dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini, davanın reddi sebebiyle herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama taleplerinin bulunmadığını beyan ederek, “davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini” istemiştir. Davalı vekilinin bu beyanı dışında, feragate veya sulhe ilişkin davacı vekilince dosyaya sunulmuş bir beyan bulunmadığı ve dolayısıyla davanın feragat nedeniyle reddinin mi, sulh nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığının mı, yoksa sulh sözleşmesinin onaylanmasının mı istenildiği belirgin olmadığı gibi, davalı vekilinin yargılama giderleri konusunda davalının sunduğu ibraname dışında davacı tarafça dosyaya sunulmuş bir beyan yahut belge de bulunmamaktadır. Bilindiği ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 313/1 maddesinde düzenlendiği üzere sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK’nın 314. maddesinde sulhün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği belirtilmiştir. HMK’nın 315/1 maddesi ise “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü amirdir. Ayrıca anılan Kanun’un 309/1 maddesinde, feragat ve kabulün dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı öngörülmüştür. Burada sözü edilen dilekçenin yahut beyanın muhatabı, dosyanın yargılamasını yapan yargı merciidir. Somut olayda olduğu üzere, haricen yapılan feragate ilişkin anlaşmanın (mahkeme dışı feragat), feragat eden tarafından mahkemeye bildirilmemesi halinde mahkemenin davadan feragat edildiğini kabul ederek karar vermesi olanağı yoktur. Mahkeme dışı feragat halinde yargılama kendiliğinden sona ermez. Yine, HMK’nın “Sulhun zamanı” başlıklı 314. maddesinin 1. fıkrasında sulhün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 7251 sayılı Kanun’un 30 md. ile eklenen 2. fıkrasında da; sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verileceği öngörülmüştür. Anılan yasal düzenlemeler bağlamında somut olay ele alındığında Dairemizce HMK’nın 314/2 maddesi uyarınca sulh çerçevesinde sözleşmenin onaylanmasına veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına veya feragat nedeniyle davanın reddine dair ek karar verilmesi olanağı yoktur. Hal böyle olunca, belirtilen hususlarda taraf vekillerinin açıkça taleplerinin, ileri sürülen sulh sözleşmesinin kapsamının, sözleşme çerçevesinde ne şekilde karar verilmesinin istenildiğinin (ileri sürülen sulh sözleşmesinin onaylanması veya sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı) yahut feragat nedeniyle davanın reddinin istenilip istenilmediği ve bu ihtimalde yargılama giderleri konusunda karşılıklı talepleri belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi bakımından kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davada, yukarıda izah edildiği üzere işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahalline iadesine, 3-Davalıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.22/02/2022