Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1749 E. 2022/1143 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1749
KARAR NO: 2022/1143
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2018/731 (E) – 2020/201 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 15/6/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kaza tarihi itibarıyla geçerli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi bulunmayan … plakalı aracın %100 tam kusurla karıştığı kaza sonucu …’ın öldüğünü belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde adı geçen ölenin eşi davacı … ile çocukları …, …, … ve … için ayrı ayrı 100,00 TL olmak üzere toplam 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde toplanmasının istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, kazanın karayolu sayılan yerde meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; somut olayda kazanın kadastral yol ile bağlantısı bulunan tarlada meydana geldiğini, bir yerin karayolu sayılması için karayolu ile bağlantısının bulunması yeterli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Somut olayda destek, olay yerinde yapılan keşfe dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporu içeriğine göre kadastral yol ile doğrudan bağlantısı olan tarlada gübreleme yapan traktöre bağlı gübre makinesi üzerinde çalışırken meydana gelen kazada vefat ettiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 2’nci maddesinde bu kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarında öngörülen yerlerde de KTK’nin uygulanacağına yer verilmiş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla KTK’nin uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/9/2011 gün ve 2011/17-499 (E) – 2011/557 (K) sayılı ilamı) Yasal düzenlemeler ile Yargıtay’ın süreklilik kazanan uygulamalarına göre karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayolu tanımına dahil kabul edilmektedir.Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; kadastral yol ile bağlantısı bulunan tarlada meydana geldiği anlaşılan davaya konu kazaya KTK hükümlerinin uygulanması gerektiğinin anlaşılması karşısında, tarafların ileri sürdükleri kanıtlar toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/6/2022