Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1735 E. 2022/1610 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1735
KARAR NO: 2022/1610
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2014/1034 Esas – 2019/1141 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; 818 sayılı BK’nın 45. ve 47 (6098 sayılı TBK’nın 53. ve 56). maddeleri kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; 1-Davacı … yönünden 20.938,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının talep doğrultusunda dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 2-Davacı … yönünden talep edilen 150,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, 3-Davacı … için 6.000,00 TL, davacı … için 4.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın talep doğrultusunda müteveffanın vefat tarihi olan 01/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, 4-Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili ile davalı … AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’in ATK raporuyla belirlendiği üzere %60 oranında engelli olduğunu, annesinin ölümü nedeniyle yaşamının daha da zorlaştığını, ölümle sonuçlanan trafik kazası nedeniyle müvekkilleri lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının çok az olduğunu belirtmiştir. Davalı … AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ıslah talebinin zamanaşımına uğradığını, hükme esas alınan kusur raporunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacı … yönünden alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 19/06/2010 tarihinde, davalı … AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’in sürücüsü olduğu aracın, davacıların yakını-desteği (anneleri) …’e çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacıların yakını …’in vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’in asli derecede, davalı sürücünün tali derecede kusurlu olduğu kanısına varılmıştır.
A-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile 818 sayılı BK’nın 47 (6098 sayılı TBK’nın 56/2). maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacıların her biri için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun düşmediği ve az olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülerek, takdiren davacıların her biri için 12.500’er TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir.
B-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Ayrıca, alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesinin beklenemediği durumlarda da belirsiz alacak davası açılabilir. Bir başka deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla kesilmesi şeklinde cereyan eder. Somut uyuşmazlıkta; dava, belirsiz alacak davası olarak açıldığına göre, davalı vekilinin ıslah edilen miktara yönelik zamanaşımı itirazında isabet bulunmadığı kanısına varılmıştır. TBK’nın 53. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülmelidir. Davacı …’in engelli durumunu gösteren ATK raporu, tanık beyanları ve dosyadaki diğer deliller dikkate alındığında; davacı …’in, dava konusu kazada yaşamını yitiren müteveffa annesiyle aynı ikamette yaşadığı ve müteveffanın bakım ve gözetiminde bulunduğu; bir başka deyişle, desteklik ilişkisi koşullarının somut uyuşmazlıkta gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, desteklik ilişkisine yönelik itirazlar kabule şayan görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in %40 oranında tali, müteveffanın %60 oranında asli kusurlu olduğu, kusur oranına göre davacı …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 20.938,82 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, bu yönlere ilişkin itirazlar da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde davanın esası hakkında yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalı … AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,
B-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; 1-Davacı … yönünden 20.938,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının talep doğrultusunda dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 2-Davacı … yönünden talep edilen 150 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, 3-Davacı … için 12.500 TL, davacı … için 12.500 TL olmak üzere toplam 25.000 TL manevi tazminatın talep doğrultusunda müteveffanın vefat tarihi olan 01/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, 4-Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, 5-Dava konusu olup, kabul edilen toplam (maddi – manevi tazminat) değer üzerinden alınması gereken 2.113,43 TL harçtan, önceden davacıdan alınan peşin harç 171,80 TL ve ıslah sonrası alınan 72,00 TL harcın mahsubu ile kalan 1.869,63 TL harcın (davalı … AŞ.’nin sadece 1.208,18 TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye aktarılmasına,6-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 416,70 TL, bilirkişi ücreti 1.800 TL, ATK fatura bedeli 566,30 TL olmak üzere toplam 2.783 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 64,62) 1.798,42 TL yargılama gideri ve peşin harç 171,80 TL ve ıslah sonrası alınan 72 TL olmak üzere toplam 2.042,22 TL nin (davalı … sadece 1.319,71 TL sinden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 7-Davalı … tarafından yatırılan gider avansından posta ve tebligat ücretlerinde kullanılan 39 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre (% 35,37) 13,79 TL sinin davacılardan alınarak işbu davalıya verilmesine,8-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 2.725 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, 9-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 150 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, 10-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’den tahsili ile davacılara ödenmesine, 11-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,12-Karar kesinene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye avansın istek halinde taraflara iadesine, C-İstinaf İncelemesi Bakımından:1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 11 TL posta ve tebligat gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 2.113,43 TL harçtan, peşin alınan 528,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.585,07‬ TL harcın davalı … AŞ.’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04/10/2022