Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1729 E. 2022/2324 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1729
KARAR NO: 2022/2324
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2018/274 (E) – 2019/805 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİH: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın seyir halinde iken Şirinevler üst geçit çalışmasındaki beton parçasının yola düşmesi neticesinde 23/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığını ve yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde sigortalı araçta oluşan 7.281,40 TL’lik hasar tutarının müvekkili şirket tarafından 09/11/2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini belirterek işbu yapılan ödemenin üst geçidi yaptıran davalı belediye ve bu işi ihale yoluyla yapan diğer davalı şirketlerden avans faiziyle birlikte rücuen tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “… dava konusu kazanın, kaza yerinde bulunan üstgeçitte yapılan çalışma sonucunda yola düşen beton parçasından kaynaklandığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Aldırılan bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere kaza, sigortalı aracın bu beton parçasına çarpması sonucunda gerçekleşmiş olup, dava dışı ara sürücüsünün bu beton parçasını öngörebilmesi mümkün olmadığından, alabileceği ancak almadığı herhangi bir tedbir ve davranış bulunmadığından atfı kabil kusuru bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı şirketler, söz konusu üst geçit yapım çalışması davalı Belediye başkanlığı tarafından kendilerine ihale yolu ile verilen şirketler olup, üst geçitin yapımında yola herhangi bir parça düşmemesi konusunda gerekli güvenlik önlem ve tedbirlerini almaları gerekir iken almamaları nedeniyle, davalı Belediye Başkanlığı ise her ne kadar söz konusu üst geçitin yapım işini davalı şirketlere vermiş ise de 3. kişilere karşı gerekli denetim ve tedbirleri alması gerekir iken almaması nedeniyle, davalıların meydana gelen kazadan %100 kusurlu olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu bulundukları; hasar miktarının belirlenmesinde, dosyaya sunulan ekspertiz raporu ve faturaların içerikleri ile özellikle aldırılan bilirkişi raporunda, hasar miktarlarının kadri maruf olduğunun belirlenmesi nedeni ile davacı sigorta tarafından yapılan hasar ödemesinin gerçek durumu yansıttığı kanatine varılmıştır.” denilmek suretiyle davanın kabulü ile 743,40 TL alacağın 09/12/2016 tarihinden itibaren, 6.538 TL alacağın 12/12/2016 tarihinden itibaren TCMB’nin kısa vade kredide uyguladığı avans faizi uygulanmak suretiyle işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı Büyükşehir Belediyesi vekili, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsiz olduğu, kaldı ki davalılar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre haksız fiilden kaynaklı sorumluluğun diğer davalıya ait olduğu, kabule göre de avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … Şirketi vekili, bilirkişi raporunun hüküm vermek bakımından yeterli olmadığı, müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, dava konusu üst geçitten düştüğü iddia edilen beton parçaya ilişkin davalıların beyanları dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini, sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmemesinin doğru olmadığı, olay sırasında belediyenin gerekli tedbirleri alıp almadığı veyahut iş ortaklığı olsa dahi hangi şirketin personelinin çalıştığı gibi hususların araştırılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigortasıyla teminat altına alınan aracın hasara uğramasından kaynaklı sigortalıya ödenen riziko bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Poliçenin geçerliliği ve rizikonun yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle aksi ispat edilene kadar geçerli olan kaza tespit tutanağına göre davalı belediyenin ihale yoluyla diğer davalılara yaptırttığı üst geçit inşaatı sırasında yola düşen beton parçanın sebebiyet verdiği trafik kazası nedeniyle sigortalı aracın hasara uğradığı, sigortalı araç sürücüsü bakımından bu durumun öngörülebilir olmadığı ve kazada kusurunun bulunmadığı, davalıların adam çalıştıran sıfatıyla müteselsilen zarardan sorumlu oldukları ve belediye ile diğer davalı arasında yapılan sözleşmedeki sorumluluğa ilişkin hükümlerin, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince zarar görenin halefi konumundaki 3. kişi davacıya karşı ileri sürülemeyeceği görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı Büyükşehir Belediyesi vekili ve davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Alınması gereken 497,39 TL istinaf karar harcından peşin alınan 248,7‬0 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 248,69‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (7.281,40 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2022