Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1710 E. 2022/1977 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1710
KARAR NO: 2022/1977
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/01/2020
NUMARASI: 2017/765 (E) – 2020/60 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın davacıların desteği olan …’ın kullandığı araca çarpması neticesinde 06/05/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında destek şahsının vefat ettiğini belirterek davacıların her biri için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 25.000’er TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … için hükmolunan 125.511,56 TL maddi tazminatın 55.571,64 TL’lik kısmından tüm davalıların, bakiye kısmından ise sigorta şirketi haricinde kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, bu tutara kararda belirtilen tarihlerden itibaren yasal faiz işletilmesine; davacı … için hükmolunan 233.848,31 TL maddi tazminatın 32.035,44 TL’lik kısmından tüm davalıların, bakiye kısmından ise sigorta şirketi haricinde kalan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, bu tutara kararda belirtilen tarihlerden itibaren yasal faiz işletilmesine; davacılar … ve …’ın maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul kısmen reddi ile davacı … için 25.000 TL, davacılar …, … ve … için 15.000’er TL olmak üzere 70.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili, müteveffanın kaza tarihinde asgari ücretin 3,16 katı üzerinden aylık gelirinin olduğunun kabulü ile yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, inşaat işçisi olan müteveffanın SGK kayıtlarında gelirinin asgari ücret olarak gözüktüğünü, tanık anlatımı dışında resmi bir kayıt bulunmadığını, asgari ücret üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmemiş olmasının doğru olmadığını, buna göre de davacı … yönünden ödeme tarihi itibarıyla zarar karşılandığından ötürü davanın reddine, diğer davacı yönünden ise asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalılar … ve … vekili, kusur incelemesi yapılmadan hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, davacı eşe ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığı hususunun araştırılmamış olmasının eksiklik teşkil ettiğini, resmi SGK kaydı ve sosyal durum araştırması uyarınca asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken soyut tanık beyanlarına dayalı olarak asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğinin kabulü ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın da sebepsiz zenginleşmeye yol açacak derecede yüksek olduğunu, zira müvekkillerinden birinin öğrenci, diğerinin de devlet memuru olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. TBK 74. maddesi gereği ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. Bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturur. (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.). Hukuk hakimi beraat kararıyla bağlı değil ise de, TBK 74. maddesi gereği kesinleşen mahkumiyet kararıyla bağlıdır. UYAP üzerinden incelenen Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/236 Esas – 2015/424 Karar sayılı kararı ile davalı araç sürücüsü …’nin aracın hızını yol ve trafik şartlarına göre ayarlamaması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçip desteğin kullandığı araç ile kafa kafaya çarpışması şeklinde sebebiyet verdiği trafik kazasında asli kusurlu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, ceza dosyası üzerinden alınan ATK tarafından düzenlenen 13/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacıların desteği olan …’ın kusursuz olduğu mütalaasında bulunulduğu, işbu kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2016/5707 Esas – 2016/11591 Karar sayılı kararıyla kusura ilişkin itirazlar reddedilmek suretiyle onanarak kesinleştiği, ilk derece mahkemesince benimsenen kusur durumunda, kazanın gerçekleşme biçimi nazara alındığında, oluş, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, yine tarafların tespit edilen mali sosyal durumu, kusur durumu, kaza tarihindeki paranın alım gücü, hakkaniyet ve caydırıcılık ilkesi gözetildiğinde 49 yaşında hayatını kaybeden müteveffanın bir ömür acısını çekecek davacı eş ile 11 ila 25 arasında değişen yaşta olan davacı çocuklar için hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olmadığı, bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmadığı görülmektedir. Müteveffanın hesaplamaya esas alınan gelirine ilişkin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde, aksi ispatlanana kadar geçerli olan davacı tanık anlatımlarına göre müteveffanın sağlığında inşaat ustası olarak çalıştığı, müteveffanın inşaat ustası olduğuna dair Büyükçekmece Belediye Başkanlığı tarafından kaza tarihinden önce düzenlenmiş olan 13/02/2012 tarih, … sayıyla geçici ustalık yetki belgesine göre de, müteveffanın inşaat ustası olduğu, davacı tanıklarından …’ın, mahalle muhtarı olduğu, müteveffanın ölümünden önce inşaat ustası olarak çalıştığı, mali sosyal durum araştırma tutanağında ne sebepten asgari ücret üzerinden çalıştığı hususunun yazılı olduğunu bilmediği; diğer davacı tanığı …’ın, müteveffanın kardeşi olduğu, kendisi gibi inşaatlarda çalıştığı, günlük 200-250 TL arası geliri olduğu, mali sosyal durum araştırma tutanağının doğru olmadığı, sağlık hizmetlerinden faydalanmak için kendisini sigortalı olarak gösterdiği, yılın 12 ayı inşaat ustası olarak çalıştığı; diğer davacı tanığı …’ın, müteveffanın yeğeni olduğu, günlük 250 TL yevmiye üzerinden inşaat ustası olarak çalıştığı şeklinde anlatımda bulundukları, hizmet döküm cetveline göre de, müteveffanın 1986 yılından 2015 yılına kadar muhtelif iş yerlerinde hizmet geçmişi bulunduğu, ilgili meslek kuruluşlarına (Yol İş Sendikası, Dev Yapı İş Sendikası) yazılan yazı ve tanık anlatımları kapsamında müteveffanın aylık gelirinin, kaza tarihi itibarıyla 3.000 TL (asgari ücretin 3,16 katı) olarak kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, zira inşaat ustası olarak çalışan bir kişinin asgari ücret üzerinden çalışıyor olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, müteveffanın SGK kayıtlarında işçi olarak gözüküyor olması ve mali sosyal durum araştırma tutanağının, işbu delil durumunu çürütecek nitelikte olmadığı, davalıların bu yöne ilişkin istinaf itirazlarında isabet bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,3-Maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 24.547,87 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 8.445,92‬ TL harcın mahsubundan sonra bakiye 16.101,95‬ TL istinaf karar harcının 3.925,43 TL’lik kısmının tüm davalılardan; 12.176,52‬ TL’lik kısmının ise sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-Manevi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 4.781,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.195,42 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 3.586,28‬ TL istinaf karar harcının sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 5-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda objektif dava birleşmesi teşkil eden manevi tazminat davasında her bir ihtiyari dava arkadaşı konumundaki davacılar bakımından davalılar aleyhine hükmedilen manevi tazminat tutarları ayrı ayrı göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince manevi tazminat davası yönünden verilen karar her iki taraf yönünden kesin; maddi tazminat davası yönünden ise kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2022