Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/165
KARAR NO : 2022/582
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI : 2018/913 Esas -2019/462 Karar
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Cenaze – Defin Gideri (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava ve uyuşmazlık; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile TBK’nın 53. maddesi kapsamında, tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze – defin gideri istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince; “…somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; davacının desteğinin %100 tam kusurlu sayıldığı, kazaya ve zarara kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zararın oluşumuna neden olduğu ve ölenin kendi sorumlu olduğu zararının ödettirilmesi mümkün değildir. Meydana gelen kaza sonucu tam kusurlu desteğin ölümü nedeni ile davacının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalı tarafın sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Tazminata hükmolunması için aranan yasal şartlar oluşmamıştır.” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle, Mahkemece kesin olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; kazanın 15/08/2012 tarihinde gerçekleştiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Yargıtay 17. Dairesinin kararlarına göre, kaza tarihi itibariyle 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın dava konusu olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, 6704 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 26/04/2016 tarihinden önce gerçekleşen tüm trafik kazaları yönünden TBK’nın 55. maddesi gözetilerek Eski Genel Şartlar’a göre hesaplama yapılması gerektiğini bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince 14/10/2019 tarihli karar ile kararın kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 346. maddesi gereğince reddine karar verilmiş; davacı vekili bu kez de bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
Dosya kapsamından; 15/08/2012 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan traktörün, davacının desteği (eşi ) sürücü …ın sevk ve idaresinde iken tek taraflı kaza yapması neticesinde, davacının desteği …ın vefat ettiği; işbu davada davacı tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze – defin gideri talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle davacı taraf dava dilekçesinde, belirsiz alacak davası kapsamında fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla maddi tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesinde belirtilen miktarlar gerekçe gösterilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, Mahkemece verilen 14/10/2019 tarihli “istinaf talebinin reddi kararı”nın kaldırılarak, nihai karar bakımından istinaf incelemesinin yapılması gerekmiştir. Nihai karara yönelik istinaf başvurusuna gelince; Davacının talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 15/08/2012 tarihinde meydana gelmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı).Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Davacının üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmaktadır.
Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.Davacının talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca).
Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, davalı Güvence Hesabı’ndan tazminat talep etmeye hakkı bulunduğu kanısına varılmıştır. Bir başka deyişle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar kabule şayan görülmüştür.
O halde, Mahkemece, tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda yeniden nihai bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2022