Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1556 E. 2022/678 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1556
KARAR NO: 2022/678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2015/1314 Esas – 2019/636 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (TTK 1472)
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; kasko sigortası poliçesi kapsamında, dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın, TTK’nın 1472. maddesi gereğince zarar sorumlusu olduğu iddiasıyla davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davaya konu yangın hadisesi 21/02/2016 tarihinde … plakalı davacı … şirketi nezdinde kasko sigortası ile sigortalı olan kamyonda meydana gelmiştir. Makine ve elektrik mühendisi bilirkişilerce raporda belirtilen teknik görüşte yer verildiği üzere aracın olay tarihinde 118 bin kilometrede olduğu ve trafiğe çıkış tarihi itibariyle 1 yıl 1 ay 8 gün olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu kadar kısa sürede bu kadar uzun yol yapmanın araçta olağanın üzerinde yıpranmaya sebebiyet verebileceği ve her ne kadar aracın periyodik bakımlarının süresinde yapıldığı belirtilmişse de buna ilişkin hiç bir evrakın dosyaya sunulmadığı görülmüştür. Bu sebeple araçta çıkan yangının sebebinde bir üretim hatası bulunamayacağı belirtilmiştir. Bu noktada her ne kadar davacı … şirketinin halefiyet kuralları çerçevesinde aktif husumeti bulunsa da, araçta meydana gelen zararın üretim hatasından kaynaklandığı hususunda davacının iddiaları ispatlanamamış bu sebeple ispatlanamayan davanın reddine, “karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunun hüküm kurmamaya elverişli ve yeterli olmadığını, Mahkemece, rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, raporun eksik inceleme sonucu düzenlendiğini, bilirkişi raporundaki kanaatin son derece hatalı olduğunu, dava dilekçesinde delil olarak belirttikleri raporun araç üzerinde inceleme yapılarak düzenlendiğini, bu rapor gereğince davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: İlk Derece Mahkemesince aldırılan 09/07/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; araçtaki hasarın gizli nitelikteki bir ayıptan kaynaklanmadığı, aracın yanması sonucunda araçta meydana gelen hasarın sigorta poliçesi teminatı kapsamında olduğu, davacının bu hasarının/zararının telafisi için tazminat olarak ödediği bedelin riziko anında geçerli ve yürürlükte olan sigorta sözleşmesine dayanmakta ise de; aynı hasar/zarar dolayısıyla davacının, dava dışı sigortalısının zarar sorumlusu olduğu sübuta ermeyen davalıya rücu edip zararın tazminini isteyemeyeceğinden, davacının da sigortalısına ödediği hasar tazminatını, halefiyet ilkesine dayanarak davalıdan rücuen talep edemeyeceği mütalaa edilmiştir. Davacı tarafça bu rapora itiraz edilmesi üzerine Mahkemece bilirkişi kurulundan yeni bir rapor aldırılması yoluna gidilmiş ve dosyaya ibraz edilen 01/04/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; hasarlı aracın trafiğe çıkışından itibaren 1 sene 1 ay 8 gün sonra 118.000 kilometrede iken olayın meydana geldiğinin birlikte değerlendirilmesinde; yaklaşık 1 yıl içerisinde bu kadar fazla kilometre yapılmasının tesisat kablolarında yorgunluğa neden olabileceği ve bu nedenle, muhtemelen tesisat kablolarında meydana gelebilecek arkın (kısa devre) yakıt ile birleşiminden dolayı yangına sebebiyet verebileceği; bu kapsamda söz konusu bakım formalarının ibraz edilmesi durumunda, araçtaki yangının, bakımın sağlıklı yapılmamasından kaynaklı olabileceği, ancak üretim hatasından bahsetmenin mümkün olmadığı; söz konusu bakım formlarının ibraz edilememesi durumunda, aracın tesisat kablolarına/donanımına ilave ekleme yapılması nedeniyle olabileceği; bu durumda aracın üzerinde meydana gelen yangın oluşumunun, aracın donanımları üzerindeki bir arızaya dayalı elektriksel kısa devre başlangıçlı bir yangın olduğundan, araç üzerinde meydana gelen zarardan sürücünün kusurlu olduğu; davaya konu yangının meydana gelmesinde davalı firmanın sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, bu itibarla; davacı … Şirketi’nin, dava dışı sigortalısına ödediği tazminat tutarını, davalıdan rücuen talep edemeyeceği mütalaa edilmiştir. Mahkemece karara dayanak yapılan işbu raporun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dava dilekçesine eklenen 12/07/2014 tarihli raporun tartışıldığı ve değerlendirildiği; raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmeyerek, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava değeri (66.301 TL) dikkate alınarak, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/04/2022