Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2020/1523 E. 2022/976 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1523
KARAR NO: 2022/976
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI: 2015/145 (E) – 2020/108 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 24/5/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, dava dışı …’un yönetimindeki … plakalı otomobil seyir halinde iken önünde seyir halinde bulunan davalı … Limited Şirketi’ne ait davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı davalı …’ın yönetimindeki kamyona arkadan çarptığını, olay sonucu dava dışı …’un yönetimindeki … plakalı otomobilde bulunan ..’nin öldüğünü, …, … ve …’ın yaralandığını belirterek …’nin ölümünden ötürü 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’ye ödenmesine; …’nin ölümünden dolayı 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Limited Şirketi ile …’tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek …’ye ödenmesine, …’nin ölümünden ötürü ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Limited Şirketi ile …’tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılar … ve …’ye ayrı ayrı ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; 13/11/2019 günü sunduğu dilekçeyle davacı … için talep edilen destekten yoksun kalma tazminatını 154.820,82 TL’ye, cenaze gideri tazminatını 1.650,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek, ticari temerrüt faizi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya … plakalı otomobili kullanan dava dışı …’un neden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 154,820,82 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 1.650,00 TL cenaze gideri olmak üzere toplam 156.470,82‬ TL tazminatın davalı … Sigorta AŞ’den alınarak davacı …’ye verilmesine, davacıların …’nin ölümü nedeniyle talep ettikleri manevi tazminat talebinin reddine, davacı … için açılan dava ayrıldığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerek kaza tespit tutanağı, gerekse 3/7/2015 tarihli Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu ile karara dayanak bilirkişi raporu arasında bulunan çelişki giderilmeden aleyhe hüküm kurulmasının hatalı olduğunu; karara dayanak hesap bilirkişisi raporunda ölen …’nin anne ve babası için destek payı hesabı ile davacı eş …’nin evlenme olasılığı indiriminin yapılmadığını; hükmün gerekçesinde savunmalara neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalılar … ve … Sanayi Limited Şirketi vekili dilekçesinde özetle; müvekkillerine karşı açılan ve reddine karar verilen maddi ve manevi tazminat davaları yönünden nispi vekâlet ücretine hükmolunması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davaya konu 11/8/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasından ötürü Elazığ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2015/207 (E) sayılı davada ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, otomobili ile gece vakti meskun mahal dışında devlet karayolunda seyir halinde iken seyrine yeterli özeni göstermeyen, yola gereken dikkati vermeyen, önünde aynı istikamette seyir halinde bulunan bir aracı sollayıp tekrar şeridine dönmekte olduğu sırada bu şeritte aynı istikamette seyretmekte olan kamyonu zamanında fark etmeyerek kamyonun sol arka kısmına çarpan dava dışı sürücü …’un dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede kusurlu; idaresindeki kamyon ile gece vakti aydınlatma bulunmayan meskun mahal dışında devlet karayolunda seyir halinde iken kamyonun fark edilebilirliğinin olması gerekenden az bulunması nedeniyle tali kusurlu olduğu bildirilmiş, yapılan yargılamada davalı … ile dava dışı …’un taksirle ölüme ve yaralamaya neden olmak suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca ayrı ayrı mahkûmiyetlerine ilişkin Elazığ 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2015 gün ve 2015/207 (E) – 2015/334 (K) sayılı hükmünün adları geçenler tarafından temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi’nin 17/6/2020 gün ve 2019/5720 (E) – 2020/3680 (K) sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği; eldeki davada ise tahkikat aşamasında alınan bilirkişi raporunda davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’un tam kusurlu olduğu bildirilmiş, Mahkemece bu yöndeki kusur raporu hükme esas alınmıştır. Davacıların tüm davalıların müteselsil sorumlu olduklarını ileri sürüp tazminat talebinde bulunmaları, mahkemece davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğundan bahisle bu davalı hakkında açılan davanın reddine dair verdiği karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusunda bulunmaması, tazminattan sorumlu tutulan davalı … Sigorta AŞ’nin, Mahkemenin kusura ilişkin kabulüne karşı -müteselsil sorumlulukta rücu ilişkisi bağlamında- istinaf başvurusunda bulunmakta hukuki yararının bulunması, bu yöndeki itirazın kabul edilmesi durumunda Mahkemece yeniden kurulacak hükümde -davacı tarafça bu yönden istinaf başvurusunun bulunmaması nedeniyle- davalı … Sigorta AŞ aleyhine karar verilemeyecek ise de bu konuda bir tespit hükmünün kurulmasının gerekmesi karşısında davalı … Sigorta AŞ’nin kusura ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Buna göre; TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olmakla birlikte, zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı şüphesiz hukuk hakimini bağlamayacaktır. Somut olayda ceza mahkemesinin hükmüne esas aldığı ve davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı olan araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunu belirten ATK raporunda; “(…) her nekadar arka ışık donanımı çalışmakta ise de kaza tespit tutanağında kamyona dair yapılan tespitler ile kamyonun fark edilebilirliğinin olması gerekenden daha az bulunması”ndan söz edilmektedir. Eldeki davada ise Mahkemece hükme esas alınan raporda bu husus tartışılarak sürücüye kusur atfedilmemiştir. Bu itibarla, davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı kamyona, diğer davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı aracın arkadan çarptığı şeklindeki vakıa hukuk mahkemesini bağlayıcı olsa da, kamyonun arka ışık donanımının durumu itibarıyla ceza mahkemesince kabul edilen tarafların kusur durumu, “kesinleşen maddi vakıa” olarak kabul edilemeyecek ve hukuk mahkemesini bağlamayacaktır. Bu çerçevede, ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapor ile eldeki davada tahkikat aşamasında bilirkişi tarafından düzenlenen rapor arasındaki çelişki, -İTÜ Makine Mühendisliği (veya Ulaştırma Mühendisliği) Fakültesinden seçilecek bilirkişilerden yahut Karayolları Fen Heyetinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan alınacak raporla- giderilmeden karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Ayrıca; Yargıtay 4’üncü ve 17’nci Hukuk Dairelerinin süreklilik kazanan kararlarında açıklanan pay esasında; desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi gereksinimleri, kalan yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak, bu dönemde desteğe iki, anne ve babaya birer pay verilmek suretiyle evlenmeden önceki dönem içinde desteğin tüm gelirinin %25’i oranında anneye, %25’i oranında babaya pay ayrılması, desteğin ileride evlenmesiyle birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, desteğin tüm gelirinin %16’sı oranında anneye, %16’sı oranında babaya pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda desteğe iki pay, eşe iki pay, çocuğa bir pay, anne ve babaya birer pay ayrılmak suretiyle, desteğin tüm gelirinin %14’ü oranında anneye, %14’ü oranında babaya pay ayrılması; daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek, desteğin tüm gelirinin %12,5’i oranında anneye, %12,5’i oranında babaya pay ayrılması, yaşam tablosuna göre anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payı eklenerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekmektedir.Bu hesap biçimine göre çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile anne ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise yukarıda açıklanan ilkelere aykırı biçimde nüfus kaydı içeriğine göre ölen destek …’nin sağ olan babası … için pay ayrılmadığı gibi adı geçen desteğin eşi … yönünden evlenme olasılığı nedeniyle hükmolunan tazminattan indirim yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle ölen destek …’nin sağ olan babası … için destek payı hesabı yapılması ve bu biçimde hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatından evlenme olasılığı indirimi de yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hükme elverişli olmayan rapora dayanılarak karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kararın kaldırılma nedenine göre davalılar … ve … Limited Şirketi vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedeni bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ve … Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusu konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf başvurusu için davalılar … ve … Limited Şirketi tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı ile istinaf karar ve ilam harcının talep halinde geri verilmesine, 5-Davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince geri verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalılar … ve … Limited Şirketi ile … Sigorta AŞ tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 8-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, 9-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında davalı … Sigorta AŞ tarafından verilen teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36’ncı maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/5/2022